Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2000 00:00
Alcatel Teletaş Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Yenel "Yeterli şeffaflık ve gerekli kararlılık sağlanmadığı sürece Türkiye`ye yabancı sermaye gelmez" dedi.Yenel, "Telekom`un satışında da zaman kaybı oldu. Blok satıştan önce halka arz yapılsa ve stratejik ortak yoluna gidilse daha avantajlı olurdu" yorumunu yaptı. Geçen hafta teknoloji ödülü alan Alcatel Teletaş Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Yenel, Türkiye`nin yabancı sermayeyi çekmek için gereken şartları yerine getirmediğini söyledi. Özellikle kamu ihalelerine yeterli özenin gösterilmediğini belirten Yenel, politikaların özen gösterilmeden yapıldığını iptaller ve karar değişikliklerinin yabancı sermayeyi başka ülkelere kaçırdığının altını çizdi. "Telekom`un yüzde 20`lik blok satışıdan önce halka arz yapılsa her şey daha kolay olurdu" diyen Yenel ile telekomünikasyon sektörü, yabancı sermaye ve Alcatel Teletaş`ın geleceği üzerine konuştuk: *Türkiye`ye direkt sermaye yatırımı neden istenildiği kadar gelmiyor? Türkiye`ye direkt sermaye yatırımı gelmesi konusunda endişelerimiz var. Bir yanlış anlama hakim. "Bize gelmesi gerektiği kadar yabancı sermaye gelmiyor, çünkü bizi yeterince tanımıyorlar." Bence bu doğru değil. Çünkü bu doğru olsaydı yıllardır Türkiye`de yatırımı olan yabancı sermaye şirketleri yatırımlarını artırırlardı. Bugün bildiğimiz birçok yabancı sermayeli şirket yatırımlarını Türkiye`den Mısır gibi ülkelere kaydırdı. Türkiye düzenlemelerinde şeffaf ve tutarlı değil. Bir ihale açıldığı zaman buna da bir yabancı sermayeli şirket iştirak edecekse çerçevesinin çok iyi oturtulması lazım. Ama bürokrat da politikacı da ipler kendi elinde kalsın istiyor. Bu tarz devam ettirdiği sürece yabancı kendisini rahat hissetmiyor.*Politik istikrarsızlık neden mi sizce?Ben buna inanmıyorum. Daha önce politik istikrarsızlık olan birçok ülkeye yabancı sermaye gitti. Sermaye yeterli pazar büyüklüğü ve para kazanma imkanı bulursa gelir. Örneğin Polonya`ya gidiyor, ancak Türkiye`ye gelmiyor.* Hızla gelişen teknoloji karşısında Türkiye`nin geldiği nokta nedir?Öncelikle dünyada telekomünikasyon ya da IT sektörü, 1 trilyon dolarlık bir pazar olarak görülüyor. Türkiye de bu rakamın yüzde 1`lik kısmını teşkil ediyor. Aşağı yukarı 10-15 milyar dolarlık bir rakam. En hızlı gelişen sektör olduğu kesin. Bu yapıyı hızlandıran iki tane itici faktör var. Bir tanesi teknolojideki diğeri ise düzenlemelerdeki gelişmeler. Türkiye teknoloji takip etmek açısından gerçekten iyi durumda. Ama düzenlemeler, liberalleşme aynı hızla takip edemedi. Neden geciktik? Önce posta ile telekomünikasyonu ayırmakta geciktik. Bir de Türkiye`de liberalleşme ile özelleştirme karıştırıldı. Liberalleşme telekomun satışıymış gibi gösterildi. Oysa alakası yok. Telekom önce halka açılmalıydı *Telekom özelleştirmesine nasıl bakıyorsunuz? Telekom özelleştirmesinde Türkiye`nin zamanının boşa harcadığını düşünüyorum. Bugünkü Türk Telekom`un yüzde 20 stratejik ortak yoluyla satma fikrinin temeli, 5-6 yıl öncesine gider. Halbuki o arada dünyada çok şey değişti. Eskiden bir Deutsche Telekom bir France Telekom Türk Telekom`a stratejik ortak olma konusuna ilgi gösterebilirlerdi, çünkü onlarda devlet şirketiydi. Ama artık o şirketlerin çoğunluk hisseleri halka açıldı. Türkiye bu trendleri görüp stratejisini ona göre koymalıydı.*Türk Telekom`un bu türlü stratejik ortak yoluyla satışı başarılı olur mu? Biz Türk Telekom`u halka açsaydık, bu halkın malı olsaydı kolay olurdu. Halka arz oranı önemli değil. Bir şirketi halka açtığınız zaman şirket daha şeffaf hale gelirdi. Tüm bilançosu, her türlü verisi halka açık ve yatırımcının gözü önünde olurdu. İkinci aşamada, "Bu şirketi büyütmek için bir stratejik ortaklık yapabilir miyim?"in yollarını aramalıydık. Satış değil, stratejik ortaklık. Şu çok rahatsız edici bir şey; bütçe açığını Türk Telekom`u satarak kapatalım. Bu çok kısa vadede yumurta için tavuk kesmek gibi birşey.Kurul`un hızı çok önemli* Türkiye liberalleşme trenini nasıl yakalayacak?Telekomünikasyon Üst Kurulu oluşturuldu. Oradaki hız çok önemli. Türkiye 2003 yılında tamamen telekomünikasyon sistemini liberalleştirmek zorunda kalacak. İşte bu geçiş süreci Türkiye`de telekomünikasyon sektöründe çalışan tüm şirketleri etkileyecek. Biz de vizyonumuzu bunun üzerine kurduk. Yani hem teknolojiyi iyi takip etmek hem de liberalleşmeyi yakından takip edip müşterimize de ona göre çözümler sunmak. Bu Türkiye ve civardaki ülkeler için de geçerli.* Dünyada en son moda UMTS. Bu dalga Türkiye`ye ne zaman gelecek? UMTS eskiden GSM`den çok daha farklı görülüyordu. Halen Avrupa`da GSM lisansları olanlara otomatik olarak UMTS lisansları verilmiyor. İhaleye çıkılıyor. Ancak şu anda teknolojinin geldiği noktada GSM teknolojisinden UMTS teknolojisine geçiş mümkün. Dolayısıyla bu GSM lisansı sahiplerine bir rekabet avantajı sağlıyor. Türk Telekom diğerleri ile birlikte UMTS`de şanslı. Eğer GSM`de olduğu gibi telekomünikasyon kurulunun kararına bağlı olarak Türk Telekom`a bu lisansı verip vermeyeceği belli değil. Olabilir de. Biz, Türk Telekom ile olan ilişkilerimize biraz da bu açıdan bakıyoruz. Telekom`un GSM pazarında şansı büyük * Türk Telekom`un GSM lisansı pazarında şansı ne olabilir? Türk Telekom`a dahil GSM`in altyapı ihalesi için 5 firma teklif verdik. Biz Alcatel Teletaş olarak ihaleyi alacağımıza inanıyoruz. Ben Türk Telekom`un GSM`de çok başarılı olacağını düşünüyorum. Genelde şöyle bir görüş hakim: `Zaten 2 operatör var. Bir de İş-Tim geliyor. Türk Telekom burada yeterli pazar payını alamayabilir.` Türk Telekom`un avantajı Türkiye`nin bütün illerinde organize bir kurum olması. Büyük başarı ile bir şebekeyi işletiyor. 17-18 milyon müşterisi var. GSM olayını düşünürsek bu yapı üzerine çok rahat kurulabilecek bir yapı. Gerek müşteri ilişkileri açısından olsun, gerek altyapı açısından olsun. Bu bugün için böyle.* Telekom bu durumda gelecek stratejisini nasıl şekillendirmeli? Geleceğe bakacak olursak, hem sabit şebekenin, hem de mobil şebekenin birlikte sunacağı çözümler açısından Türk Telekom çok önemli bir avantaja sahip. Belki ileride liberizasyon ile birlikte bu hizmet diğer şirketlere de açılacak ama, Türk Telekom mevcut durumu itibariyle bu durumu kolaylıkla lehine çevirebilir. Örneğin tek telefon numarası ile her iki tarafta da erişilebilir olmak, bir takım tarife avantajları gündeme gelecek. Türk Telekom`un büyük bir internet altyapısı var.Ve mobil altyapılarını birleştiren elektronik ticaret çözümleri oluşacak. Burada kablo TV altyapısı, GSM altyapısı, sabit telefon altyapısının birlikte düşünülmesi gerekecek. Batı`daki örneklere baktığımızda bir dönem telekom monopolü olmuş şirketlerin en büyük pazar payını aldığını görüyoruz."Şimdi chip`li telefon dönemi" * Cep telefonu pazarında hedefiniz nedir? Biz cep telefonu pazarına biraz geç girdik. Ancak kısa zamanda arayı kapattık. Şu anda Türkiye`de ilk beşteyiz. Önümüzdeki yıl ilk üçe girmeyi hedefliyoruz.* İkincil halka arz düşünüyor musunuz? Kısa vadede düşünmüyoruz. Biz zaten yüzde 35`i halka açık bir şirketiz. Biz biraz daha büyümek istiyoruz. Şu andaki piyasa değerimiz üzerinden halka açılma ile elde edeceğimiz gelir çok fazla değil. Oysa büyüyüp birkaç milyar dolarlık bir şirket haline geldiğinizde ikincil halka arz anlam kazanıyor. İkincil halka arzda elde ettiğimiz gelirlerle Türkiye`de üretime dönük yatırım yapmak koşuluyla hisse satabiliriz. Böylelikle Türkiye`ye direkt sermaye yatırımı gerçekleştirmiş de olacağız.*Mobil telefonlar yerini chip`li telefonlara bırakıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?Dünyada kartlı telefon konusunda Türkiye`yi merkez haline getirmeyi düşünüyoruz. Son dönemlerde kartlı telefonların diğer teknolojilere göre daha basit olarak algılanmasına rağmen aslında arkasında büyük teknolojiler yatıyor. Türk Telekom`un açtığı en son ihalenin yüzde 60`ını biz aldık. Bu 12 bin telefonu içeriyor. Ekim ayında sevkiyata başlayacağız. Bu telefonlar hem akıllı kartlarla hem de kredi kartı ile çalışabiliyor. Ayrıca telefon internete uyumlu tasarlandı. Telefonlardaki aksaklıklar uzaktan erişimle görülebilecek. Bu telefonlar bilgisayar ekranına sahip olacaklar. Bu telefonlar chip kartlarla çalışacak.(SABAH)