Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin MHP Grup toplantısındaki konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti gelip geçici heveslerin mahsulü değildir. Uğruna can verip, kan döken kahramanların sayesinde Cumhuriyetle buluşmuştur. Hiç kimse Cumhuriyetin ilke ve esaslarını değiştirme yanlışlarına başvurmasın. Geleceğimizin ana çatı ve rotası Türkiye Cumhuriyeti'dir. 29 Ekim 1923 ızdırap dolu yılların açılmamak üzere kapandığı tarihi bir kavşaktır. Tarihin en zor dönemlerinde nice badirelerle başa çıkan milletimiz, ülkemizin üzerine çöken kara bulutları dağıtacaktır.
Karşımıza Mondros'u çıkardılar takılmadık, işgale kalktılar teslim olmadık, Serv'i yırtıp kafalarına fırlattık. Cumhuriyeti yıkma çalışmaları dün vardı, bugün de var. Milli iradeyi hazmedemeyen odaklar, dün olduğu gibi bugün de faaldir. Türk milleti uyanık ve şuurludur. 15 Temmuz'da olduğu gibi istilaya teşebbüs eden alçakları yerin dibine gömmeye muktedirdir.
hurriyet.com.tr'de yer alan habere göre; Türkiye’nin dibe çekilmesine sessiz kalmayacağız. Demokrasi kundakçılarıyla mücadelemizi sürdüreceğiz.
'TÜRKMEN KATLİAMININ HESABINI KİM VERECEK'
Devletimizi diri ve zinde tutan geleneksel köklü değerlerinin yıpratıldığı dönemdeyiz. Terör Türkiye’yi ablukaya almıştır. Irak ve Suriye odaklı gerilimleri ülkemizin iç huzurunu zedelemektedir. Musul operasyonu gittikçe kızışmaktadır. Sınırlarımızın hemen dibinde yer yerinde oynamaktadır. Musul’un temizliği bir an önce yapılmalıdır Türkiye bu harekatta asla kenarda kalmamalıdır. Irakta kimin ne söylediğinin nerede durduğunun anlamı yoktur. Irak terör örgütlerine karşı diz çöktüğünden her türlü dış telkine müsait haline gelmiştir. Bu ülkedeki istikrarsızlık Türkiye’yi doğrudan etkiliyorsa bunu suskun kalmamız mili akla asla sığmaz.
Yakın bir gelecekte Kerkük, Tuzhurmatu’ya ya da herhangi Türkmen kendine katliamlar seriye bağlanırsa bunun hesabını kim verecektir. Musul yanarken yerimizde durmayız. Kerkük infaz edilirken rahat olamayız. Kürdistan için oyunlar oynayanlar akıllarını başa alsınlar. Herkes bilsin ki biz okumuzu atıp yayımızı hala asmadık. Asmaya da niyetimiz yoktur.
Irak kendi içinde siyasi bölünmüşlük yaşamakta, görüş ayrışmaları derinleşmektedir.
Türkiye Musul operasyonun her aşamasında rol almalı, aktif ve zorlayıcı olmalı. Şuanda Başika’dan çekilmek Hakkari’den çekilmekle eş değerdir. Irak’ta sahada olduğumuz kadar kurulacak gereken masalarda olmamız doğrudur.
TÜRK BAYRAĞI'NIN YAKILMASI
Kuyumuzu kazanların kuyularını kazar, enselerinden tutarız. Bölge ve dünya ile bağımızı kesmemizi bekleyenlerin alınlarını karışlarız. Türk'e kefen biçmeye kalkanlara aziz milletimiz gök kubbeyi başlarına yıkar. Türk Bayrağını yakan şerefsizlere de şunu söylüyorum; bayrak bizim ruhlarımızda asılıdır, bu iğrençliği yapanların bunu anlaması imkansızdır. ABD'nin gölgesine sığınan korkak ve kuklaların bayrağımıza saldırması efendilerinin emirleridir. 'Osmanlı işgali bitti' yaygarasıyla Türk bayrağını ayaklar altına alanların onurları varsa, ar ve namuslarına sürülen lekenin temizlenmesidir.
Bilerek vatan topraklarından vazgeçmek milletin kabul etmeyeceği ihanettir. Misaki Milli bu hayat alanının resmiyete dökülmüş belgesidir. Osmanlı İmparatorluğu 1699 yılındaki etki alanlarıyla birlikte 24 milyon kilometrelik alanda hüküm sürmekteydi. 1299 yılından Karlofça Anlaşması'nın imzalandığı
400 yıllık zamanda rahmetle andığımız ecdadımız her gün 164 kilometrekare toprak kazanmıştır. Gerilemeye başladığımız 1699 tarihli anlaşmadan 12 Ağustos 1914 tarihine kadar yaklaşık 20 milyon kilometrekare toprak kaybettik. 12 Ağustos 1914-30 Ekim 1918 yıllarında ise 3 milyon kilometrekarelik toprağımız gitmiştir. 4 yıllık toprak kayıplarımız, 4 ayda bir Almanya, 3,5 ayda bir İngiltere, 2 ayda bir Yunanistan, 14 günde bir Belçika, 5 günde bir Lübnan kaybedilmiştir.
Türk milleti tarihte varlığının bedelini en ağır biçimde ödemiş millettir. Biz geçmişimizi acı dolu sayfalarından ders aldık. Bu nedenle gidilecek başka ülkemiz yok.
Dünkü hakimiyet havzalarımızla ilgilenmezsek bunu ne tarihe ne de ecdadımıza anlatamayız. Musul’a sokulmazsak Ankara’yı tehlikeye sokarız. Türkiye birilerinin peşinden koşan değil ardından sürükleyen ülke olmalıdır.
BAŞKANLIK TARTIŞMASI
MHP sanal gündemlerle oyalanan bir anlayışa sahip değildir. 47 yıldır millete rağmen adım atmadık, bundan sonra da atmayacağız. Türk devletinin varlık haklarını tahrip etmek isteyenlere hoşgörü göstermeyeceğiz. Muhalefet etmekle, eleştirmekle, milletimizin beklentilerini karşılayamayacağımızı iyi biliyoruz. Türkiye'nin sorunlarının farkındayız. Her teklifimiz, değerlendirmemiz, arayışımız bir fikri ve ahlaki zemine yaslanmaktadır. Biz devletin tıkandığını, anayasanın askıya alındığını söylüyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı'nı millet seçti, bu tartışmasızdır. Ancak, seçen milllet, anayasayı rafa kaldırarak başkan olsun demedi. Kim ne söylerse söylesin, devlet idaresi hukukun üstünlüğü ile çelişmektedir. Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığını ihlal etmesi anarşi ve kaosu tetikleyecektir. Sırf millet seçti bahanesiyle fiili başkanlığa mazeret uydurulması boş bir çabadır. Fiili durumun hukuki içerik kazanması için demokratik bir sürecin işletilmesi en geçerli ikinci yoldur. Mahalleyi ayağa kaldırmak için bizim başkanlık sistemine olumlu baktığımızı söyleyenler bu kanıya nasıl varmıştır? Daha nasıl izah ve açıklama getireyim? İster Mors alfabesi, ister dumanla iletişim kuralım kendilerini ikna edelim. MHP, parlamenter sistemden yanadır, revize edilmesini istemektedir. Ne çare kulp takmayı sürdürüyorlar. Mahşer midillisi gibi ortalıkta gezinip koro halinde bize saldırıyorlar.
Mahalleyi ayağa kaldırmak için başkanlık sistemine olumlu baktığımızı ilan edenler acaba bu sonuca nasıl vardılar. İster Mors alfabesi isterse dumanla iletişim kuralım, yazıktır kendilerini ikna edelim. TBMM’de evet, referandumda hayır diyeceğimizi söylüyorlar. Bizim ağzımızdan evet ya da hayır çıkmamışken, referandumu yapıp sonucu ilan edenler kriz çığırtkanlıkçıları, kriz hevesçileridir. Bunlar nato kafa, nato mermerdir. Önemle ifade ediyorum, MHP’nin TBMM’de tercihi ne olursa milletin karşısında da tıpa tıp aynısı olacak.
28 maddelik bir anayasa değişikliği yapıldı. Neden hayır oyu kullanacağımız broşür haline getirdik. Meclis'te hayır dedik, referandumda da hayır dedik. Meclis'te evet dersek, milletin huzurunda da evet deriz. Özümüz de, sözümüz de birdir. MHP ilke ve ülkülerine uygun şekilde teklifi inceleyecek ve kararını verecektir. Siyasi yan kesiciler bizim ne yapacağımızı o zaman göreceklerdir. AKP'nin muhtemel hazırlığı TBMM'de kabul ve onay görürse millete gitmekten hiç kimse çekinmemelidir. Millet son sözün sahibidir. Ortada fol yok, yumurta yokken, MHP'yi itibarsızlaştırmaya çalışanları da not edip, mahçup edeceğiz. Hepsini şaşkına çevireceğiz. AKP ne hazırladıysa getirsin, görelim.