Güncelleme Tarihi:
BÜNYESİNDE Armani’den Lancome’a kadar dünyaca tanınmış birçok moda markasının güzellik ürünleri var. ‘Kriz değmez’ olarak bilinen kozmetik sektörünün yarattığı lükse sığınmamış, sürekli Ar-Ge yapıyor. Lüksün yanı sıra herkesin erişebileceği segmentte de payı büyük bir şirket L’Oréal. Bir süredir kendini tanımladığı bir cümle var: “Tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi.” Teknoloji ve bilimi buluşturan çözümlere odaklandığını anlatıyor her fırsatta. Sürdürülebilir güzellik, yeşil bilim gibi kavramları sahipleniyor. Dünya genelinde 4 bin bilim insanı ve 8 binden fazla teknoloji uzmanı çalıştıran şirketin sürdürülebilirlik odaklı çalışmalara ayırdığı Ar-Ge bütçesi, 1.3 milyar Euro gibi hatırı sayılır büyüklükte.
DEV PARFÜM ÇEŞMELERİ GELİYOR
L’Oreal’in Paris’in göbeğindeki ikonik yeşil binasındaydık geçtiğimiz hafta. Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen meslektaşlarımla L’Oreal’in bu 1.3 milyar Euro’luk bütçeyle nereye varmak istediğini, L’Oréal for the Future (Gelecek İçin L’Oréal’in) kapsamında neler hedeflendiğini dinledik. L’Oréal Grubu CEO’su Nicolas Hieronimus sahneye çıktı, önce 2030 planlarını verdi: “2030’a kadar tüm tesislerde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanılacak, ürün formüllerinde ve ambalajlardaki malzemelerin yüzde’ı 90 biyolojik bazlı olacak.”
Bana ilginç gelen bilgilerden biri şirketin doldurulabilir ambalaj versiyonlarına geçişi hızlandıracağıydı. Hieronimus, “Yakında, şampuan, parfüm, fondöten, sabun gibi daha fazla ürünün yeniden doldurulabilir versiyonları, geri dönüştürülmüş plastik veya geri kazanılmış kartonlardan yapılmış raflarda yerini alacak. Mağazalarda dev parfüm çeşmeleri olacak” dedi.
5 YILLIK DESTEK PLANI
CEO Nicolas Hieronimus aynı zamanda yenilikçi çözümlerin destekleneceğini de duyurdu. Öğrendik ki L’Oreal bunun için büyük de bir fon oluşturmuş. Sürdürülebilir yeni çözümler peşinde koşan startupları gözden kaçırmamak istiyorlar. Hieronimus, “Beş yıllık süreçte 100 milyon Euro’luk bir start-up hızlandırıcı fonu oluşturduk” sözleriyle planı anlattı.
Şirket ‘Sürdürülebilir İnovasyon Hızlandırma Programı’ için Cambridge Üniversitesi Sürdürülebilirlik Liderliği Enstitüsü (CISL) ile işbirliği anlaşması yapmış.’
Sürdürülebilir İnovasyon Hızlandırma Programı’na yenilikçi çözümlere sahip start-up’ları, KOBİ’leri ve şirketleri başvuruya davet ediyor L’Oréal. Türkiye’deki şirketler de fona başvurabiliyorlar. Başarılı adayların koçluk, mentorluk, potansiyel pilot projeler ve inovasyonlarını ölçeklendirmek için yatırım fırsatları içeren özel bir hızlandırma programından faydalanması amaçlanıyor.
YEŞİL BİLİM NE GETİRECEK
Paris’te L’Oréal Gelecek ve Yeşil Bilimler için Araştırma ve İnovasyon Başkan Yardımcısı Ana Kljuic ile ‘yeşil bilim’ meselesini konuştuk. “İlham kaynağımız doğa. Bileşenlerimizin yüzde 66’sı doğal kaynaklardan veya geri dönüştürülmüş içeriklerden geliyor” diyen Kljuic, bu oranı 2030’da yüzde 75’e nihai olarak da yüzde 95’e çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. C vitaminini örnek verdi: “C vitamini doğayı temsil eden bir bileşen ama başlangıçta sentetik kimya yoluyla üretiliyordu. Şimdi biyoteknoloji ve yeşil kimya ile üretiliyor ve formüllerimize entegre ediliyor.”
“Peki tüketici açısından, bir ürünün yeşil bilim eseri olduğunu nasıl anlayacak” diye sorduk. Kljuic, şöyle yanıtladı: “Şu anda sektörün uyum gösterdiği EcoBeauty Score var. Tüketici de bu skor üzerinden ürün hakkında bilgi alabilecek. Özellikle biyoteknoloji kökenli olanlar muhtemelen daha kolay tanınacak ama evet, şu anda bu konuyu çok fazla dile getirmiyoruz. İş ortaklarımızı da kapsayan seferberlik içindeyiz. Bileşenleri farklı bitkilerden ve sürdürülebilir tarım yöntemlerinden nasıl temin edebiliriz, bu bileşenleri nasıl dönüştürebiliriz, pazara nasıl sunabiliriz üzerinde çalışıyoruz. Şu anda kullanılan bin 500 bileşen doğadan geliyor. Bu bileşenler 345 farklı bitki türüne ait. Bu türleri 100’den fazla ülkeden alıyoruz. Ben bilimin dünyayı kurtaracağına inanıyorum.”
‘DOLANDIRICILIK’ İLE İLGİLİ BİLİNÇLENDİRME EĞİTİMLERİ
Visa Türkiye, dijitalleşmeyle artan dolandırıcılık yöntemlerini topluma daha iyi anlatmak, farkındalık yaratmak için bir eğitim projesi başlatıyor. Projenin adı da güzel, “Dijitalde Güvendeyim” demişler.
Proje, UNDP ve Habitat Derneği işbirliğiyle yürütülecek. İlk etapta, Türkiye genelinde çevrim içi ve yüz yüze eğitimlerle 2 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Geçtiğimiz günlerde projeyi tanıtan bir basın toplantısı yapıldı. Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin’in verdiği bilgilere göre Visa, dolandırıcılıkla mücadele ve ağ güvenliği için 12 milyar doların üzerinde yatırım yaptı. Mümin diyor ki; “Dijitalde Güvendeyim projesiyle toplumu, dijital çağda giderek artan dolandırıcılık girişimlerine karşı bilinçlendirmeyi hedefliyoruz. Sosyal mühendislik, oltalama, zararlı yazılım, yapay zekâ tabanlı saldırılar gibi dolandırıcılık tekniklerini, gerçek vakalarla ele alıyoruz. Manipülasyonlara karşı ‘Dur, Düşün, Danış’ yani 3D Kuralı’nı yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.” Böyle eğitimler her eve lazım bence.