Prada Versace satın almasının devamı gelir mi... Lüks çarşısında evlilik sezonu

İTALYA’nın en büyük zenginliği ‘made in Italy’ kavramı, bugünkü değerini Milano merkezli moda devlerine borçlu. Zor durumda kalan moda devlerine finansal destek de verilmesini sağlayan ülke stratejisi, her markada işe yaramadı ne yazık ki. Yaklaşık 10 yıl önce lüks moda pazarının oyuncuları arasında konsolidasyon dikkat çekti. Bunlardan biri de 2019’da Amerika’da borsaya kote Capri Holdings’in İtalyan Versace’yi satın alması olmuştu. Daha bir ay önce Versace’nin uzun vadeli büyüme potansiyeline dair iyimser olduğunu açıklayan Capri’nin arka planda markayı elinden çıkarma ataklarını çoktan başlattığı ortaya çıktı. Bloomberg, yine bir İtalyan olan Prada’nın, Versace’yi satın almak üzere görüşmeler yürüttüğünü duyurdu. Haberde satın alma anlaşmasının yaklaşık 1.5 milyar Euro’ya (57 milyar Türk Lirası) sonuçlanabileceği de belirtildi. Satın alma gerçekleşirse Versace, altı yıl sonra yeniden evine, İtalya’ya dönmüş olacak.

FONLAR BÜYÜTÜYOR

Gelişmeler, krizlere bağışıklığı olan lüks pazarında işlerin değiştiğini gösteriyor. Konuyu Türkiye’nin önemli moda tasarımcıları arasında yer alan ve aynı zamanda Giyim Sanayicileri Derneği Yüksek İstişare Kurulu’nda da yer alan Dilek Hanif ile konuştuk. Son dönemde iyi tasarım markalarının bir fon desteği olmadan büyüyemediğini söyleyen ve buna Eli Saab markasını örnek gösteren Hanif, Prada-Versace benzeri süreçlerin daha da artacağı görüşünde. Hanif, “Bu, dünyanın her yerinde olacak. Kurucular yaşlandı. Versace ‘Ben artık bu işi bırakıyorum deyince sürdürmek zor. Hatta zaman içinde Prada da bir noktada bırakacak. Bunların hepsi şirket aslında. Hepsinin sahibi gün gelip bir fon olacak. Başka çare yok gibi görünüyor” dedi. 

Moda şirketlerinin boynunda mezurası olan terzilerin, kurucu tasarımcıların elinden çıkacağını vurgulayan Hanif, bunu aşırı büyümeye bağladı. Hanif’e göre gözlükten kemere her ürünü çıkaran bu markalar o kadar çok büyüyor ki olay bir tasarımcının yönetemeyeceği boyuta geliyor. Hanif, “Türkiye’de dee cuture alanında birkaç kişi kaldı. Benim bir markam var ama benden sonrası olur mu bilemiyorum” yorumunu da yaptı. Hanif, uzun yılların emeğiyle marka olan bu şirketleri satın alanların ruhu koruması gerektiğini, markanın DNA’sına bağlı kalması gerektiğini de vurgulayarak, “Aksi takdirde finansman tarafını ne kadar iyi yönetirlerse yönetsinler ellerinde tutamazlar. Prada da Verasace de tarzlarından çok büyük ödün vermedi. DNA’larını koruyabildiler. Çünkü başlarında daha hâlâ o kişiler var. Gucci’nin başarısızlıklarından biri bu. Onun DNA’sıyla çok oynadılar. Her tasarımcıda farklı bir Gucci gördük. DNA’yı kaybetmek zarar veriyor” diye konuştu.

‘MARKALAR TEK ÇATI ALTINDA BULUŞUYOR’

Amerika merkezli lüks moda markası Ralph Lauren’ın Türkiye’deki satın alma temsilcili-ğini de yürüten Imaj Media-&Spor Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nakkaş da genel anlamda peraken-dede yaşanan daral-manın lüks markaları etkiledi-ğini söyledi. Nakkaş, lüks markaların kendilerini korumak için daha büyük yapıların çatısı altına girmeye çalıştığına dikkat çekti. “Bu değişimlerin devamı gelir” diyen Nakkaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güçlü sermaye grupları, fon grupları bu tür markalara yatırım yapıyorlar. Büyük markaları bir çatı altında topluyorlar. Bu durum 10 senedir hareket kazandı” diye konuştu.

‘KONSOLİDASYON YAŞANIYOR’

Avrupa’nın birçok dev markasıyla çalışan Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu da, lüks piyasasında bir konsolidasyon yaşandığı görüşünde. “Versace zaten fondaydı. İtalya markalarına sahip çıkıyor. Öte yandan lüks piyasası bir arayış içinde. Yenilenme, değişim istiyorlar. Öte yandan üst gelir gruplarına hitap eden markaların tüketiminde ciddi daralma var. Bu yüzden bunun devamı gelir. Bu bir konsolidasyon” diyen Orakçıoğlu, sürdürülebilir başarı konusunda ise fonlar değil sektörün içindekilerin daha fazla şansa sahip olduğunun altını çizdi.

Orakçıoğlu, “Prada’nın doğru teklif yaptığını düşünüyorum. Versace ailesi çok çaba gösterdi. Markanın bir mirası, kimliği, ruhu var, güzel ama kendini güncellemek konusunda çabası olmayınca ister istemez tüketicinin gözünde eskiyebiliyor. Geçmişte ulaşılmazlığı vardı markaların. Artık biraz daha fiyat konusunda doğru politika izlemeleri gerekiyor. Tüm dünyada artan kaygılar lükste de alışveriş motivasyonunu geriletti” diye konuştu.