Güncelleme Tarihi:

DÜNYA ticaretindeki korumacılık eğilimi yıllardır Türkiye’de üretip ihracat yapan Türk otomotiv üreticilerinin oyun planlarını değiştirmesine neden oldu. Türkiye’de üretip ihracat yapan markalar artık yurtdışında yatırımcı kimlikleriyle öne çıkmaya başladı. Ford’un Romanya’daki fabrikasını 575 milyon Euro’ya satın alan Ford Otosan’ın ardından yerli otomotivcilerin ikinci büyük hamlesi Anadolu Isuzu’dan geldi. Şirket, Özbekistan’da Japon Isuzu ve Itochu ortaklığıyla faaliyet gösteren ticari araç üreticisi SamAuto’nun yüzde 75.2’sini 80 milyon dolar yatırımla satın almak üzere anlaştı.
‘ÇOK CİDDİ BİR KORUMACILIK VAR’
Satın alma sürecinin kısa süre içerisinde sona ereceğini belirten Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, yatırım kararıyla ilgili süreci, “Bugün dünyanın trendlerinde başarılı olmanın yolu sepetteki modelleri genişletmek. İlk önce yurt içi ağırlıklı kamyonla, Pick-Up’la başlayan bir düzene otobüsü ekledik, yurt içine satmaya başladık. Sonra ihracata başladık. Özellikle otobüste 45 ülkeye ihracatla yayıldık. Fakat artık günümüzde bu yetmiyor. Dünyada trend olarak ciddi bir korumacılık var. Sizler de görüyorsunuz, sürekli tarifeleri konuşuyoruz” dedi.
SADECE İHRACATLA BU GEMİ YÜRÜMEZ
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da otomotiv gazetecileriyle bir araya gelen Arıkan, farklı üreticilerin de yurtdışına yatırımlar yapabileceğini belirterek, “Artık bizim farklı modeller düşünmeye başlamamız gerekiyor. Sadece ihracatla bu işi yürütmemiz mümkün değil. İşbirlikleri, ortaklıklar, satın almalar gibi yöntemleri daha fazla çeşitlendirip zenginleştirmemiz gerekiyor. Dünyadaki korumacılık eğilimi, milliyetçilik kalıcı olacak gibi gözüküyor. Türkiye’nin otobüsçülük ve kamyonculukta ciddi bir bilgi, birikim ve kalitesi söz konusu. Bunun bir şekilde taşınması lazım. Artık tek başına ihracatı bir satış modeli olarak tutamazsınız. Ülkeler bir şey istiyor; katma değer yaratılmasını istiyorlar” diyerek sözlerini sürdürdü.
Arıkan, “Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntılar da yurtdışında yatırım kararınızda etkili oldu mu?” sorumuzu ise, faizler ve kurdaki baskıların üretimde rekabetçiliklerini etkilediklerini, ancak bu durumun geçici olduğunu ve yatırım kararlarında etkili olmadığını söyledi.
PICK-UP DA ÜRETECEK
SamAuto’nun Özbekistan’da 25 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu da belirten Arıkan, şirketle ilgili şu bilgileri verdi:
“Bugün geldiğimiz noktada, kamyon çeşitleri arasında hem gazlı hem dizel modeller mevcut. Ayrıca 8.5-9 metre uzunluğa kadar otobüs çeşitleri ve Pick-Up montajı da yapıyorlar. Hatta Isuzu’nun Pick-Up montajını da gerçekleştiriyorlar. Nitelikli insan kaynağına sahipler. Üstelik yalnızca Özbekistan’a değil, çevre ülkelere de araç satışı yapıyorlar. SamAuto markasıyla Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Tacikistan ve Türkmenistan’a satıyorlar. Bizim katabileceğimiz en önemli şey, bu ürünlere hafif dokunuşlar yaparak, onları geniş ihracat coğrafyamıza, özellikle Orta Doğu ve Afrika’ya aktarabilmek. Afrika’da henüz bulunmadığımız bazı pazarlara gireceğiz.”
RUSYA PAZARINA GİRİŞ SİNYALİ
ANADOLU Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, Özbekistanlı SamAuto ile birlikte Rusya pazarlarına girme ihtimallerinin de olduğunu söyledi. Arıkan, “Satınalma Rusya pazarı için size bir avantaj sağlayacak mı?” sorumuzu, “Evet, sağlar. Şu anda değil ama ilerde büyük bir avantaj sağlar. Satın alırken rakamlarımıza koymadık ama hep böyle umutla bekliyoruz” dedi.
70 MİLYON DOLAR YATIRIM YAPACAK
FABRİKAYI satın aldıktan sonra yatırımlarını sürdüreceklerini belirten Tuğrul Arıkan, “Tutarı şu anda kestirmek çok kolay değil ama kabaca 60-70 milyon dolar arası bir yatırım daha yapacağız, önümüzdeki 5 sene içinde. Bu yatırımlar tamamen ürün geliştirmeyle ilgili olacak” bilgisini verdi. Arıkan, tesisin yılda 4 bin adetlik üretim kapasitesi bulunduğunu ve iş hacminin yıllık 200 milyon dolar olduğunu belirtirken şu bilgileri verdi: “Şirkette 1.500 kişi çalışıyor, deneyimli bir kadroları var. Yapı da aynen bizdeki gibi. Bir mühendislik birimi, bir Ar-Ge birimi var. Bütün projeleri onlar çiziyor. Ürün geliştirme planlarını ürün grubuyla birlikte yapıyorlar. Kalite felsefesi oturmuş durumda. En büyük sıkıntıları malzeme temini. Bizim onlara sağlayabileceğimiz en büyük avantajlardan biri de bu olacak. Hedefimiz ise önümüzdeki beş yıllık perspektiften baktığımızda, buranın mevcut iş hacmini yüzde 100 kadar artırmak.”