Güncelleme Tarihi:
EKMEK...Binlerce yıldır öyle büyük bir yeri var ki birçok kültürde kutsal sayılıyor. Her kültür kendine göre yoğurmuş, kabartmış, pişirmiş... Ve bizler ekmeğin anavatanının tam da üzerinde yaşıyoruz. Bu yüzden Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi sınırları içinde yer alan Küllüoba Höyüğü’nde 5 bin yıllık ekmek kalıntılarının bulunduğunu okuyunca şaşırmadık. Olay çok da büyütülmedi ama aslında antropoloji açısından çok önemli şeyler söylüyor bu keşif.
1853’te Fransa’da kurulan ekmek mayası şirketi Lesaffre, bu keşfin kıymetini görmüş. Binlerce yıl önce yaşayan Küllüoba sakinlerinin beslenme alışkanlıklarının peşine düşerek kazılara sponsor olduğunu duyurdu geçtiğimiz günlerde. Misyonunu “Gezegeni beslemek ve korumak’ olarak ilan eden bir şirket için çok da olağandışı bir tercih değil. Yine de bence herkes için anlamlı olmalı.
Lesaffre ve Türkiye yöneticilerinin bu yatırımla ilgili görüşlerini vereceğim ama önce Küllüoba’da ne olduğunu hatırlayalım...
30 YILDIR KAZIYORLAR
Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent mahallesinde yer alan Küllüoba Höyüğü’nde kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle 1996 yılında başladı. Kazı alanında İlk Tunç Çağı’nın kültürel özelliklerini ortaya çıkaran objeler bulundu. Ayrıca milattan önce 3000 yılına uzanan taş sanduka, çömlek mezar ile birlikte yaklaşık 5000 yıl önce Anadolu’daki ilk şehirleşme yapılanması da bu kazılarda ortaya çıkarıldı.
Kazı ekibine Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkteki başkanlık ediyor. Prof. Dr. Türkteki ve ekibi geçen yıl büyük heyecan yaratan bir keşif yaptı. Kazı alanındaki bir evin arka odasında kapının eşik kısmına yakın ve tabana gömülmüş olarak bir ekmek buldu. Neredeyse bütün olarak duran bir ekmek. Hemen radyokarbon analizi yapıldı ve ekmeğin tam 5 bin yaşında olduğu belirlendi. Analizde bunun bir mayalanmış ekmek olduğu da ortaya çıkarıldı.
BUĞDAYA DA SAHİP ÇIKACAK
“Dünyadaki her üç ekmekten birinin üretiminde Lesaffre’ın katkısı var” diyen Lesaffre Türkiye Genel Müdürü Ünsal Yamaner’e göre şirket, Küllüoba projesiyle heyecan verici bir yolculuğa çıktı. Yamaner bu heyecanı, “Bu bizim için yalnızca bir sponsorluk değil, Anadolu’nun erken dönem yerleşim kültürü ve beslenme alışkanlıklarına ışık tutan eşsiz bir hazine. Ekmek ve fermantasyon, insanlık tarihinin en eski kültürel miraslarından biri. Küllüoba Höyüğü’ndeki kazılarda ortaya çıkan ilk mayalanmış, şekil verilmiş ve pişirilmiş ekmek kalıntılarının ve çıkacak yeni bulguların; ekmek yapımına ve insanlığın beslenme yolculuğuna dair yeni bilgiler sağladığına inanıyorum. Kültürel mirasımızı korumak, sadece geçmişe saygı duymak değil, aynı zamanda geleceğin inovasyonları için bir ilham kaynağı. Bu sebeple böylesi önemli bir çalışmaya katkı sunmak bizim için çok kıymetli” sözleriyle anlattı.
Yamaner’in verdiği bilgilere göre Lesaffre Türkiye, Küllüoba kazılarına belli bir finansal destek sağlıyor ancak bunun yanında kazı alanında güvenli yürüyüş yolları, ziyaretçiler için karşılama ve dinlenme alanları gibi düzenlemelerle ziyaretçi deneyimini de iyileştirmeyi hedefliyor. Daha da önemlisi şirket bölgenin zengin tarihsel geçmişini yaşatmak amacıyla, yaklaşık 5000 yıl önce bölgede yetiştiği bilinen buğday çeşitlerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalar yapmayı da planlanıyor.
KADINLAR OMUZ OMUZA
Memorial Sağlık Grubu, kadınlar için önemli projeler hayata geçiriyor. Bunlardan biri de İyi Niyet Derneği işbirliğiyle yürütülen “Kadınlar Omuz Omuza” projesi. Grubun 2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’ndaki bilgileri inceledim. Bir istihdam programı olan Kadınlar Omuz Omuza’nın güçlü bir toplumsal dönüşüm hareketi olması hedefi koyulmuş.
Neler yapıyorlar? Kadınların işgücüne aktif katılımını artırmak için hayatı tek başına omuzlayan, herhangi bir nedenle toplumdan uzaklaşmış, mesleği olmayan veya eğitim hakkından mahrum kalmış kadınlara yeni bir başlangıç fırsatı sunuyorlar. Proje kapsamında seçilen kadınlara mentorler aracılığıyla eğitim desteği veriliyor. Ayrıca istihdam imkânı da sağlanıyor.
Bugüne kadar 100’den fazla kadının yaşamına dokunan ve 50’den fazla kadına istihdam sağlayan “Kadınlar Omuz Omuza” projesi, 2023 Kahramanmaraş depremlerinin ardından afetzede kadınları da içine alarak kapsamını genişletmiş. İddialı ve önemli bir çalışma. Yakından izlemeyi hak ediyor bence.
ÜRETEN KADINLAR YENİ DÖNEME HAZIR
Halkbank’ın kadın girişimcileri desteklemek amacıyla hayata geçirdiği Üreten Kadınlar Yarışması’nın beşincisi dönemi için başvurular başladı. “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi”, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişimci”, “Yükselen Yıldız”, “Sıfır Atık” ve “Kadın Kooperatifi” kategorilerinde dereceye giren kadın girişimcilere hem finansal ödül hem de çeşitli mecralarda tanıtım desteği sunulacak. Yarışmanın kazananları, Şubat 2026’da İstanbul’da düzenlenecek ödül töreninde açıklanacak.
Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ilk günden bu yana yarışmanın destekçisi. Kadınların üretime ve girişimcilik ekosistemine katılımının, ulusların ekonomik kalkınma yolculuğunda itici bir güç olduğunu söyleyen Arslan, yeni dönem için şu mesajları verdi: “Halkbank olarak, kadınların üretim gücünü her alanda desteklemeye devam ediyor; girişimcilik ekosisteminde daha fazla kadının yer almasını, ulusal rekabet gücümüzün en önemli unsurlarından biri olarak görüyoruz.”
Yarışmaya katılan kadın girişimciler, MasterClass Marka Eğitim Programı’na katılma şansı da elde edecekler. İlk 100’e giren kadın girişimciler, markalaşma, sosyal medya yönetimi, e-ticaret, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda uzman isimlerden eğitim alacaklar. Yarışmaya katılmak isteyen kadın girişimciler ve kadın kooperatifleri, başvurularını 19 Ekim 2025 tarihine kadar Halkbank’ın resmî web sitesi üzerinden yapabilecek. Yarışma; hisselerinin en az yüzde 50’si kadınlara ait olan işletmeler ve kadın kooperatifleri başvurabiliyor.