28 ülkeden üreticiyi geride bıraktı… Türk zeytinyağına lig atlatıyor

 “TÜRKİYE, zeytinyağı üretiminde dünyada çok güçlü bir konumda yer almasına rağmen, maalesef uluslararası pazarlarda ülke imajı hâlâ hak ettiği noktada değil. Bunun en önemli nedenlerinden biri geçmişte yapılan tağşişli ve kusurlu yağ ihracatlarıyla oluşan olumsuz algı. Her ne kadar bugün birçok butik üretici, dünya standartlarında ve hatta bu standartları aşan kalitede yağlar üretse de ülke imajı bireysel çabaların çok ötesinde, bütüncül bir strateji gerektiriyor.”

Bu sözlerin sahibi Novavera markasının kurusu Bahar Alan. Alan, butik üretim markasıyla büyük etki yaratma peşinde ve başarıyor da... Türk zeytinyağının imajını güçlendirmeye odaklanan girişimi gelin birlikte tanıyalım... 

ÖNCE EĞİTİM SONRA ÜRETİM

Bahar Alan, ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu. 25 yıl kurumsal hayatta çalıştıktan sonra sağlıkla ilgili yaşadığı bir endişe sonrası yönünü çok sevdiği doğaya dönmüş. Bu dönemde Ayvalık’ta yatırım amaçlı bir yer ararken karşısına çıkan zeytinliği alması ile başlamış yeni kariyer yolculuğu....

“Sağlıklı beslenmeyle ilgili artan farkındalığım nedeniyle yaptığım araştırmalarda her kapı zeytine, zeytinyağına çıkıyordu” diyen Alan, “Zeytinlikteki mahsulü en doğru yöntemle işlemek için çok araştırma yaptım ve birçok tesisi gezdim. Sonunda anladım ki başka bir alanda istediğim koşulları sağlamam mümkün değil. Ben de ‘en iyi zeytinyağı üretimi nasıl olur’ sorusuna yanıt bulmak için Türkiye’de ve Amerika’da eğitim aldım. Sonrasında yurtdışı eğitimlerinde tanıştığım uzmanlardan danışmanlık alarak 2017’de tesisimi kurdum” diye anlattı ilk hamlelerini.

Alan, sohbetimizde üretimdeki hassasiyetlerine dikkat çekti. Türkiye’de 100’ün üzerinde zeytin çeşidi olduğunu, meşakkatli çalışmalarla yerel çeşitler üzerine çalışarak farklı tat profilleri oluşturduklarını dile getirdi. Uçtan uca kontrol sayesinde hedeflenen kalitenin yakalandığını söyleyen Alan, yüksek polifenol değerine sahip ürünlerini ‘süper besin’ olarak tanımladı.

İLK VE TEK TÜRK ÜRETİCİ

 Alan, sağlık odaklı bakış açısının markasına dünya birinciliği getirdiğini ifade etti. Peki bu ödülün, sıkça duyduğumuz altın madalya ödüllerinden farkı ne? Bahar Alan şöyle özetledi:

“EVOO World Ranking platformu, yıl boyunca düzenlenen ve saygın kabul edilen 35 farklı zeytinyağı yarışmasının sonuçlarını baz alarak en iyi zeytinyağlarını ve üreticilerini belirliyor. İlk girdiğimiz sene ilk 50’ye, sonra ilk 30’a, sonra 4’üncüğü kadar yükseldik. Bu yıl da dünyanın en iyi zeytinyağı üreticisi seçildik. İspanya, İtalya gibi iddialı ülkelerden markalar da vardı. 20 bini aşkın numune arasından seçildik ve tek bir marka birinci oldu. Bu ödülle diğer Türk üreticilere yol açmaktan mutluyuz. Türk ürünlerine karşı oluşan önyargıları kırıyoruz ve yerel zeytin çeşitlerini dünyaya tanıtıyoruz.”

20 ÜLKEYE İHRACAT

Ayvalık ve Manisa bölgesinde 55 bin ağaçları olduğunu, buna ilave olarak Ege bölgesindeki çeşitli bölgelerde anlaşmalı bahçelerden gelen zeytinleri işlediklerini söyleyen Alan, yıllık 150 ton üretim yaptıklarını kaydetti. Her yıl üretim hacmini yüzde 30-35 büyüterek yola devam ettiklerini belirten Alan, 20 ülkeye ihracat yapsalar da son dönemde birçok üretici gibi kayıp yaşadıklarına değindi. Alan, “Kur baskısı nedeniyle son 2 yıldır ihracat payımız yüzde 10’a kadar düştü. Orta vadede bunu yüzde 50’ye taşımayı hedefliyoruz” dedi.

‘TANITIM STRATEJİSİNE İHTİYAÇ VAR’

YERLİ girişimin odağında Türk zeytinyağının imajını güçlendirmek var. “Aldığım eğitimler sırasında Türk zeytinyağına gösterilen tavır bana çok dokunmuştu, yerel çeşitlere odaklanma arzum da buradan geliyor” diyen Alan, “Bizim gibi birçok üreticinin çabasıyla zeytinyağı üretiminde bir dönüşüm yaşanıyor. Bunu dünyaya doğru anlatmamız çok önemli. İtalya, yıllardır sadece kaliteli üretimle değil, güçlü bir pazarlama hikayesiyle zeytinyağı algısını en üst düzeye taşıdı. İspanya da bir dönem güven sorunları yaşamasına rağmen, doğru adımlarla bu algıyı önemli ölçüde düzeltti. Yunanistan ise tarihsel mirasıyla zaten güçlü bir zemine sahipti; buna markalaşmada yaptığı atılımlar da eklenince ciddi bir fark yarattı. Bizim de bu süreci sahiplenmemiz, zeytinyağını sadece tarımsal bir ürün olarak değil, bir kültür, sağlık ve sürdürülebilirlik mesajı olarak anlatmamız gerekiyor. Biz üreticiler olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Ancak devlet destekli, uluslararası düzeyde planlanmış bir imaj çalışmasına ve tanıtım stratejisine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.