Bugün Temmuz ayı için sanayi üretim rakamı açıklandı
Bugün Temmuz ayı için sanayi üretim rakamı açıklandı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırdığımızda sanayi üretimi Temmuz ayında yüzde 1.8 artış gösterdi. Sadece takvim etkisinden arındırdığımızda ise sanayi üretimi yüzde 3.6 artış gösterdi. Demek ki mevsimsel olarak üretime negatif bir etki gerçekleşmiş. Takvim etkisinde geçen seneye kıyasla Ramazan ayının etkisinden arındırıldığını görüyoruz çünkü bu ay diğer hesaplama yöntemlerine kıyasla daha yüksek bir artış görünüyor.
Şevin Ekinci Ekinci Economics Consulting
Hâlbuki esas durum böyle mi? Türkiye İstatistik Kurumu son birkaç yıldır sanayi üretimi rakamlarını mevsimsel ve takvimsel etkiden arındırarak açıklıyor.
Oysaki kapasite kullanım oranı, reel kesim güven endeksi ve çeyreklik büyüme rakamları bu etkilerin hiçbirinden arındırılmadan veriliyor. Ben geçmiş verilerle kıyaslama yapmamın daha rahat olması açısından ve bana büyüme hakkında esas öngörüyü vermesi açısından “arındırılmamış” veriyi dikkate alıyorum. Arındırılmamış sanayi üretimi rakamına baktığımızda ise Temmuz ayında yüzde 4.7 düşüş yaşandığını tespit ediyoruz!
Bu açıklanması gereken arındırılmamış rakamdaki değişim hiçbir yerde telaffuz edilmiyor. Bugün birkaç sanayiciden sanayi üretimimiz için açıklanan rakam çok büyük müthiş yorumlarını görünce bu arındırılmamış sanayi üretim rakamındaki değişime değinme ihtiyacı gördüm.
Burada “takvim etkisi” ne demektir bunu biraz açmamız gerekiyor. Takvim etkisi karşılaştırdığımız yılla bu yıl arasındaki hafta sonu, tatil, resmi ve hareketli (dini bayram) tatil günleri gibi sebeplerle oluşan çalışma günü farklılıklarının ortadan tamamen kaldırılması demek oluyor. Yani Ramazan ayında görülen bu takvim etkisinden arındırılmış artış fiktif, olan da öyle bir durum yok.
Mevsimsel etkilerden arındırma ekonometrik çalışmalarda çokça kullandığımız bir yöntemdir ancak takvim etkisinden arındırarak verilen bilgiyle sadece o ay için karar vermek yanıltıcı olabilir. Zira Temmuz ayında benim büyüme tahmini yaparken hesaplarımda kullandığım arındırılmamış sanayi üretim rakamının yüzde 4.7 düşüş göstermiş olması dikkate değer bir gerileme oranıdır. Üçüncü çeyrek büyüme verisi hakkında öngörü de bulunmak için Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleşen sanayi üretimindeki gelişmeleri de izlememiz gerekecek. Diğer öncü göstergelerle karşılaştırdığımızda Temmuz ayında görülen kapasite kullanım oranındaki düşüş de bu sanayi üretim rakamındaki düşüşü destekliyor. Burada önemli bir not düşmemiz gerekir. Ağustos ayında hem kapasite kullanım oranı hem de reel kesim güven endeksi çok daha düşük bir sanayi üretimi görünümüne işaret ediyor. Büyük ihtimalle bu yılın üçüncü çeyreğinde çok zayıf bir büyüme rakamı açıklanacak.
Burada yine yapısal reformların önemine değinmek istiyorum. Büyüme, enflasyon gibi makroekonomik verilerin kısa vadede finansal piyasalara çok fazla etki etmediğini görebilirsiniz. Ancak uzun vadede gelişmekte olan ülke piyasalarına özellikle yabancıların yatırımlarını etkileyen bu makroekonomik veriler oluyor. Önümüzdeki dönemde, yatırımcılar arasında reformların yapıldığı gelişmekte olan ülkeler daha çok rağbet görecektir. Bu ülkeler arasında özellikle Brezilya, Hindistan, Endonezya, Çin ve Meksika başı çekecek.
Brezilya ve Endonezya’da bu sene yapılan seçimler sonucunda yeni politik oluşumların reformlara hız vereceği algısı artarken Çin’de yönetimdeki parti başkanı reformların uygulamaya sokulacağı konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Brezilya’da büyük ihtimalle hâlihazırdaki başkan Dilma Roussef bu sene seçimleri kaybedecek ve yerini Marina Silva’ya devredecek. Tüm seçim anket sonuçları Silya’yı açık ara önde gösteriyor. Silva’nın yeni Cumhurbaşkanı olarak başa geçmesi Brezilya’da ortodoks para politikasına yönelim ve reformların hızlandırılacağı algısı yarattı. Bu yüzden Brezilya piyasalarında özellikle finans ve enerji sektörlerinde ciddi kazançlar elde edinilmesi bekleniyor. Meksika’da ise Cumhurbaşkanı Nieto bu reformların uygulanması için gerekli olan yasal düzenlemeleri Kongre’den geçirmekle meşgul. Bu yürürlüğe girecek reformlar ülke ekonomisini 2015 ve devamında ciddi anlamda kalkındıracak.
Çin’de Ağustos ayının sonunda yeni bütçe kanununu onaylandı. Çin bütçe yasası 1995 yılından beri ilk kez revize edilmiş oldu. 2015 yılının ilk gününde yürürlüğe girecek olan bu kanun çok daha şeffaf ve anlaşılır bir bütçe sistemi getiriyor, böylece yerel yönetimlerin bütçesi merkezi yönetim tarafından çok daha kolay denetlenebilecek. Kontrol merkezi yönetimin eline geçmiş olacak. Bu yeni bütçe yasası mali reformlar açısından bir dönüm noktası niteliğinde çünkü merkezi hükümete yerel yönetimlerin borcunu yönetmesi açısından çok daha fazla güç veriyor. Bu daha şeffaf ve anlaşılır bütçe yapısı sayesinde Çin’de hem yatırım ortamı iyileşebilecek hem de borcun sürdürülebilirliği artacak. Bu reformlar Dünya Ekonomik Forumu’nun da ilgisini çekmiş olacak ki bu sene yaptıkları küresel rekabet endeksi listesinde Çin 149 ülke arasında yerini 29. Sıradan 28. Sıraya yükseldi. Türkiye ise 44. Sıradan 45. Sıraya düştü.
Tabloyu büyütmek için tablonun üzerini tıklayın...
Yazımı bitirmeden, pozitif yönde verilen söylemlere rağmen yinelemek istiyorum Temmuz ayı sanayi üretimi rakamı üçüncü çeyrek büyüme görünümü açısından alarm niteliğindedir. Arındırılmamış verilere bakarak hesap yapmamız büyüme öngörüsü açısından daha sağlıklı olacaktır.