Paylaş
Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Zorlu Süreç Başladı
Şevin Ekinci
Ekinci Economics Consulting
Geçen hafta, ABD hisse senedi piyasaları ikinci kayıplı haftasını yaşarken Avrupa hisse senedi piyasaları Nisan ayından beri görülen ilk haftalık düşüşüne tanık oldu. Avrupa’nın başlıca hisse senedi endeksi FTSEurofirst geçen hafta yüzde 1,7 düştü. Tüm bunlara sebep sadece ABD’de açıklanan ve karışık görünüm veren makroekonomik veriler değil, aynı zamanda Irak ve Ukrayna tedirginliği idi. Bu tedirginlik hemen ortadan kalkacak gibi görünmüyor.
Londra’da analistler arasında yapılan anketler ise, yılın ikinci yarısı için yatırımcıların Avrupa hisselerinde pozitif beklentide (boğa eğilimi) olduğunu gösteriyor. Buna sebep olarak ise, Avrupa Merkez Bankası’ndan para politikası için bekledikleri yılın ikinci yarısında gelecek genişletici adımlar gösteriliyor. Ancak aynı durumun gelişmekte olan ülkeler için geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim.
Türkiye’de kriz riski var mı?
Yale Üniversitesi akademisyenlerinden Stephen Roach geçen hafta bir röportajında yeni krizin gelişmekte olan ülkelerde görüleceğini, bunun da Fed’in politikası sonucunda oluşan finansal kaosdan kaynaklanacağını söyledi. Bu yeni kriz için de cari açığı yüksek olan gelişmekte olan ülkeleri adres gösterdi. Elbette bu bir uzman görüşü, doğruluğu tartışılır ve katılıp katılmamak serbest. Ancak Roach’un verdiği sebeplere ek olarak gördüğüm bir dizi sebepten ötürü kendisine katılıyor, gelişmekte olan ülkeler arasında özellikle Türkiye piyasalarının kaygan zeminde olduğunu düşünüyorum. Buna adres olarak da yılın son çeyreğine dikkat edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Her ne kadar piyasa oyuncuları ABD Merkez Bankası (Fed)’nın son para politikası toplantısında aldığı kararları güvercin bulmuş olsa da Fed çıkış stratejisinde belirsiz ve tehlikeli bir yol izliyor. Böyle bir yolda, mevcut şartlarda 10 yıllık tahvil faizi yüzde 9, 2-yıllık gösterge kağıt faizi yüzde 8.2, yıllık enflasyon oranı yüzde 9,7 ve fakat 1-haftalık repo ihale faizi olan politika faizi yüzde 8.75 olan Türkiye’nin piyasaları, bir gelişen ülkeler krizi durumunda, darbe almaya en çok maruz kalacak ülke konumunda görünüyor. Yılsonuna doğru Fed çıkış stratejisine dair şahin sinyalleri arttırırsa, yüzde 8.75’in altına itelenmeye çalışılan politika faizi olan Türkiye’de hem piyasa fiyatları hem enflasyon oranındaki etkileri betimlemeye ancak “finansal kriz” sözü yeter.
Cumhurbaşkanlığı süreci, AKP adayının açıklanması ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden “politik istikrar” anlamı çıkartılması piyasalarda Temmuz- Ağustos aylarında bir miktar tansiyonu azaltır ancak son zamanlarda yinelediğimi burada tekrar dile getireceğim: “Yılın son çeyreği gelişmekte olan ülkeler için ve özellikle de Türkiye piyasaları için zorlu deneyimlere sahne olacak”.
Paylaş