Paylaş
G-20 Türkiye’ye yaradı mı?
G-20 toplantıları 1999 yılından beri yapılıyor, o zamandan beri bu toplantıya küresel sistem için önemli olan 20 ülke katılıyor, toplantının amacı aslında ekonomik kriz yönetimi çünkü ilk Asya krizi sırasında kuruldu ve bu krizde oldukça aktifti. 2008 krizinden sonra da yapılan banka kurtarma operasyonları G-20 tarafından koordine edildi. Bu yıl özellikle küresel yavaşlamaya karşı toparlanmanın güçlendirilmesi, dayanıklılık, sürdürülebilirlik, ekonomi konuları üzerinde durulacaktı ancak bir gün öncesinde Paris’te yaşanan terör saldırısı gündemi uluslararası terör konusuna yoğunlaştırdı. Tabii zaten üzerinde tartışılacak olan ve bunun bir uzantısı mülteci konusuna da değinildi ki bu Türkiye sınırları içerisini çok fazla ilgilendiren bir konu.
Dünyada yaşanan islami terör örgütünün saldırıları dışında ekonomi tarafında sadece ABD ve Çin üzerinde yoğunlaşılmasını bekliyordum ki gerçekten toplantıdan ekonomik anlamda en çok, zaten gelecek senede toplantıya ev sahipliği yapacak olan, Çin kazançlı çıktı. Çin, Latin Amerika’daki varlığını sürdürmekte kararlı ve Arjantin’de nükleer santral yapımı için anlaşma imzaladı.
Türkiye’nin G-20 toplantısından ilk kazanımı, yapılan açıklamaya göre 200 milyon Euro gibi bir turizm geliri oldu. Bunun ötesinde tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörizm konusunda batılı ülkelerle ağızbirliği yaparak İslami terör örgütünü kınaması önemli idi, en nihayetinde bu bir güven unsurudur.
Türkiye için ekonomik tarafta, altyapı ve KOBİ’lere yönelik uzun vadeli özel sektör yatırımlarının önünün açılması, KOBİ’lerin finansmana erişimini iyileştirmeye yönelik temel ilkeler üzerinde konuşulması önemli idi.
Yatırımların ve altyapının iyileştirilmesi, iş piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda işgücü becerilerinin artırılması, kadın işgücüne katılımın artırılması, genç işsizliğin azaltılması, gıda güvenliğinin temin edilmesi gibi zirvede ele alınan konular zaten Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ele alması gereken yapısal reformların içerisinde bulunuyor. Zirvede konuşulan bu ekonomik reformların yapılıp yapılmadığını da yabancı yatırımcılar kadar biz de EEC olarak takip edeceğiz çünkü görüştüğüm yabancı yatırımcılar reformların ne hızla geliştiğini merak ediyorlar.
G20’de verilen sözler, anlaşmalar kanun hükmünde değil, sözde kalıp herhangi bir hükmü olmayabiliyor, ancak liderler seviyesinde yapıldığı için varılan anlaşmalar daha ivedilikle ele alınıyor. Zirvede verilen sözlerin tutulup tutulmayacağını zaman gösterecek.
Fed tutanakları
27-28 Ekim tarihinde ABD Merkez Bankası (Fed) üyeleri arasında yapılan para politikası toplantısında alınan kararların tutanağı dün gece 21.00 saatlerinde ilk açıklandığında Dolar/TL kur seviyesi önce 2.87 düzeyini vurdu daha sonra kademeli olarak 2.84 seviyesine kadar geri çekildi. Bu düşüş takibinin arkasında tabii ki sabah saatlerinde Japonya Merkez Bankası (BOJ)’ndan teşvik yönünde beklentinin azalması vardı ancak esas sebep, yeni bir söylemin doğması; Fed’in faiz artışlarını çok küçük adımlarla gerçekleştireceği ve bunun da piyasalar üzerinde büyük bir etki yaratmayacağı algısının yerleşmesi oldu.
Faiz artırımının 25 baz puan değil de daha düşük parçalarda olması piyasaya etkisini hafifletecektir ancak en nihayetinde Aralık’ta Dolar/TL kurunda tekrar 2.87 seviyesinin aşılacağını beklediğimi ve piyasada dolaşan 2.70 kur seviye beklentilerine katılmadığımı belirtmek isterim.
Bunun için tutanaklarda verilen detaylara bakalım:
- Bu tutanaklarda özellikle denge faiz oranı özelliği üzerinde durulmuş ve ekonomik genişleme devam ettiği için birçok üye kısa vadeli faiz oranlarının artacağına değinmiş. Ancak bu ekonomik genişleme kademeli bir şekilde olacağından kısa vadeli faiz oranları da kademeli artacaktır.
- Ekim FOMC toplantısından önce global ekonomik görünüm hakkında beklentiler bir miktar daha iyileşti. Eylül ayında piyasalarda görülen bozulmalar kısa bir süre içerisinde telafi oldu.
- Çin’de daha iyi gelen ekonomik veriler ve önemli gelişmiş ülkelerde alınan destekleyici para politikaları sayesinde emtia ve yabancı hisse piyasalarında görülen düşüşler terse döndü.
- Fed çalışanları ABD ekonomik büyümesinin 2016-2018 yılları arasında potansiyel büyüme düzeyinin üzerinde artacağını tahmin ediyor ve bunun özellikle tüketici harcamaları tarafından destekleneceğini öngörüyor.
- Fed üyeleri her ne kadar enflasyonun önümüzdeki yıllarda artacağını bekliyor olsalar da enflasyonun, 2018 yılında da uzun vadeli hedef olan yüzde 2 seviyesinin altında olacağı bekleniyor. Ancak 2018 yılından sonra enflasyon yüzde 2 seviyesinde olacaktır.
- Devam eden ekonomik büyüme koşulları istihdamda bir miktar daha iyileşme olmasını sağlayacak. Ancak bazı üyeler istihdam piyasası koşullarındaki iyileşmenin devam edemeyebileceğini belirtti. Buna karşısında birçok üye de dış ekonomik ve finansal aşağı yönlü risklerin azaldığını belirtti. Önümüzdeki dönemde tüketici harcamalarının artması bekleniyor. Perakende ve otomotiv sektöründeki veriler tüketim tarafında artışlara sinyal veriyor. Sektör çalışanları yakın vade için daha iyimser görüş verdiler. Keza konut sektöründe de olumlu bir eğilim var.
- Daha önceki FOMC toplantılarına nazaran piyasalarda volatilite, piyasaların tepkisi daha azaldı.
- Birçok üye, Aralık ayındaki toplantıda faiz artırımı için yeterli makroekonomik koşulların olacağını düşünüyor. Buna ek olarak bazı üyeler Para Politikası Komitesinin ‘faiz artırımını ertelemesindeki’ sakıncalara değindiler. Bu sakıncalardan biri ertelemenin piyasalarda belirsizliğe sebep olması olacaktır. Hatta faiz artırılmaması ABD ekonomisine olan güvensizliğin bir göstergesi olarak bile algılanabilir ve Komitenin kredibilitesini düşürür. (Çünkü Komite uzun süredir 2015 yılını hedef faiz artırım yılı olarak gösterdi).
- Faiz artırımlarının olası patikası konusunda, birçok üye, faizlerin çok yavaş artırılması konusunda fikir birliğindedir.
- Herhangi bir dış şok olmadığı sürece faiz politikası konusunda, normalizasyon sürecini, bir sonraki toplantıda (Aralık) başlatabiliriz.
- Ekonomik görünümü, enflasyonu ve finansal koşulları etkilemesi açsısından, ilk faiz artırımının zamanlaması değil, faiz patikası daha önemli olacaktır.
Tutanaklardaki bu bilgiler ve gelen veriler ışığında Fed’in 15-16 Aralık toplantısında 15 baz puan artırım yapmasını bekliyoruz. İleriye dair faiz artırımı kararlarında ise açık uçlu olacaktır. Daha önceki yazımda ( FED hakkında yazılar azalmaya başlayacak ) verdiğim gibi bunun ilk etkisi Dolar/TL kurunda 2.87 üzeri bir seviyeye taşısa da orta vadede kurda gerileme yaşatacaktır. Bundan sonra Fed faiz artırım patikasının ne kadar kademeli olacağı önem taşıyacaktır ki Fed üyelerinin ılımlı hareket edecekleri anlaşılıyor. Yani her toplantıda faiz artırımı olmayabilir, bu da Dolar/TL kurunda aşağı yönlü harekete olanak verse de 2.70 seviyesini beklemiyorum. Orta vadede Dolar/TL 2.80-2.90 arasında bir denge bulacaktır.
Paylaş