Paylaş
Piyasa oyuncuları arasında, Aralık’ta Fed’den faiz artırımını bekleyenler Eylül ayında yüzde 70 idi, Ekim ayında da oyuncuların yine 13-14 Aralık’taki Fed toplantısında faiz artırımını yüzde 70 olasılıkla fiyatladığı görüldü. Ancak bu yazıyı yazmamın sebebi, benim çok önceden Aralıkta yüzde 70 olan faiz artırımı beklentimi yüzde 50 olasılığa indirmem oldu. Yani Aralık ayında Fed’in faiz artırımına basit tabiriyle “fifti-fifti” gözüyle bakıyorum.
Bunu, bence bu hafta 2 Kasım tarihinde sonlanan Fed toplantısından sonra yayımlanan metin de körükledi. Metin, Eylül ayındaki toplantıdakinden farksızdı ancak metinde bazı göz ardı edilemeyecek detaylar var ki “faiz artırımı Aralık ayında olmayabilir”i düşündürtüyor.
Burada not düşmem gereken bir başka konu şu anda gündemde olan ABD başkanlık seçimlerinin sonucunun da Fed faiz kararını geciktirebileceği yönünde beklentilerin de ortaya çıkması. Örneğin Singapur Merkez Bankası(BOS)’ndan bu yönde bir görüş geldi. BOS’a göre ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın kazanması Fed’in Aralık ayında faiz artırmasına engel olabilir.
Bu yazıda, Donald Trump dışında Fed’in elini Aralık ayında faiz artırmaktan geri alacak sebeplere değineceğim ki Aralık artırmama olasılığının neden bence kuvvetlendiğini gerekçelendirsin. Birinci sebep, doların ne kadar kuvvetlendiğidir. Bu, iki açıdan Fed’in elini rahatlatamıyor. Dolar endeksi son bir ayda dahi yüzde 4’ün üzerinde artış gösterdi. Özellikle tüm gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı dolardaki bu yükseliş Eylül ayından beri iyice hızlandı. Fed faiz artırdığında, doların zaten artmış olan seviyesi daha da artacak, öte tarafta daha da güçlenmiş olan bu dolar seviyesi Fed’in öngördüğü faiz artırım patikası için gerekli olan enflasyonun yüzde 2’ye yükselmesi önkoşuluna mani olacak. Ülkemizde de deneyimlediğiniz gibi değerli yerel para birimi enflasyonu baskılarken yerel para biriminin değer kaybetmesi enflasyonu körükler. Bu dilemmada (ikilemde) kalan Fed, gayet doların güçlü seviyesini öne sürerek bir ay daha faiz artırımını öteleyebilir. Bu piyasaları da rahatlatacak ve dolardaki aşırı değerlenmeyi durduracaktır. Fed bu tarz bir etkiyi de es geçmeyecektir, yani Fed bilerek piyasalarda bu tarz bir etkiyi yaratmayı tercih edebilir. Çünkü en nihayetinde Fed finansal istikrarı da gözetiyor.
İkinci sebep istihdam piyasasındaki canlanmanın çok cesaretlendirici rakamlarla gerçekleşmediğidir. Son iki aydır tarım-dışı istihdam verisi beklentilerin altında gerçekleşiyor. Öte tarafta Fed yüzde 4.9 işsizlik oranını beğenmiyor. Bunu en son yayımladığı toplantı metninde de belirtti. Bugün Kasım ayı için tarım-dışı istihdam rakamı açıklanacak ancak Perşembe günü açıklanan haftalık işsizlik haklarından yararlanma başvuruları beklentinin üzerinde gerçekleşti. Yüzde 4.9 olan işsizlik rakamının düşmesi gerektiği gibi, istihdamı destekleyen alt kalemler de çok sağlıklı konjonktür çizmiyor.
Tüm bunların dışında Fed bu hafta yayımladığı kararında, sekiz üyeye karşı iki üyenin faiz artırım yönünde oy kullandığını belirtti. Bir önceki toplantısında karşı üye sayısı George, Mester ve Rosengren olmak üzere üç idi. Çarşamba akşamı açıklanan Kasım ayı toplantı kararı net bir yön vermiyor, öte taraftan Eylül ayındaki toplantı metninden de pek farkı yok. Bence net bir yön vermediği için ileriye dönük kesin bir faiz artırımı tarihi öngörüsünde bulunmuyor. Bu da önemlidir.
Şu anda Fed faiz artırımının kesin bir şekilde Aralık ayında olacağını destekleyenlerin en büyük argümanı Fed’in kredibilite kaybına uğramamak adına bu tarihi pas geçemeyeceğine dair öngörüleri. Gerçekten de Fed Komite üyeleri 2016 yılında faiz artırılacağına ya da artırılması gerektiğine dair o kadar çok söylem verdiler ki, bu söylemlerin sayısı yüzü geçebilir. Son zamanlarda bu üyeler eskisi kadar çok tarih vermiyorlar sadece yakın zamanda faiz artırılması gerektiğini belirtiyorlar. Aralık faiz artırımını destekleyenlerin ikinci argümanı bu faiz artırımının zaten çok düşük montanda olacağı, akabinde Fed’in aylarca beklemeyi seçeceği olabilir. Gerçekten de Fed en fazla 25 baz puan artırabilecek ki bu da zaten tarihi düşük seviyelerde olan (yüzde 0.25-0.50) faiz bandında ve ekonomide minör etki oluşturacak. Ancak tam da bu noktada Fed, sadece piyasalardaki etkiyi, daha fazla göz önünde bulundurarak faiz artırmayabilir.
Bu noktada şunu belirtmek istiyorum. Eğer Fed Aralık ayında faiz artırmaz ise bırakın kredibilite kaybını, kredibilite kazancına bile uğrayabilir. Neden? Çünkü Fed’in en çok üzerinde durduğu söylem “verilere göre hareket edeceği, verilere göre kararlarının değişeceği” idi. Piyasa oyuncuları biraz daha Fed üyelerinin toplantı dışında söylediklerinin değil, bilimsel gerçeklerin arkasında durduğunu anlayabilir. Hatta Fed’in bu hareketi piyasadaki, her Fed üyesi konuştuğunda kaynaklanan panik atağını, dindirir. Zira finansal piyasalar öyle bir hale geldi ki neredeyse her bir Fed üyesinin konuşması magazinsel etki yaratıp akabinde de dolar seviyesinde kayda geçer değişimlere sebebiyet veriyor. Verileri izleyen Fed sayesinde, bu anlamsız tepki zaman içinde anlam kaybederek daha istikrarlı bir piyasaya sebebiyet verebilir. Ben inanıyorum ki Fed’in Aralık ayında faiz artırmama, yani sabit bırakma, yönünde karar alması finansal piyasa oyuncularına ciddi ayar (tabirimi mazur görün) niteliğinde olur. Böylece piyasalar sadece her Fed üyesinin her cümlesinin magazinsel niteliğinden ziyade makroekonomik verilerden değerlendirme yapmayı tercih edebilir, ki bu daha az volatiliteye sebep olur. Peki, böyle bir durumda faiz artırımı ne zamana kalır? Ya 1 Şubat’a, en geç 15 Mart’a kalır düşüncesindeyim.
Paylaş