Paylaş
Kısa bir özet vermek gerekirse Eylül ayında global hisse senedi piyasalarında etkenler şu gelişmeler olmaya aday: 1) Çin, 2) Dünya ticaretindeki gelişmeler, 3) Şirket değerlemeleri (istihdam, büyüme, verimlilik, ücret artışları vs.), 4) ABD Merkez Bankası – Fed, 5) Avrupa Merkez Bankası – ECB. Çin üç hafta önce kur seviyesine müdahale ederek devalüasyona gittiğinden beri hisse senedi piyasası yüzde 20 değer kaybetti, Çin ekonomisi büyüme tarafında yavaşlama sinyalleri veriyor. IMF Direktörü Christine Lagarde da en son Çin’de büyüme rakamının bu sene yüzde 6.8’e düşeceğini beklediklerini açıkladı. Bu rakam 2013 yılında Çin’de görülen yüzde 8’lik büyümenin, en son açıklanan yıllık büyüme rakamı olan yüzde 7nin ve Çin hükümetinin bu sene yüzde 7 olarak aşağı yönlü revize ettiği büyüme beklentisinin gerisinde kalan bir büyüme rakamı. En son yine Çin için açıklanan Ağustos ayı büyüme öncü göstergesi olan PMI rakamı da beklentilerin gerisinde (49.7 olarak) açıklandı. Bu, Çin’de 2012 yılının Ağustos ayından beri görülen en düşük PMI verisidir. Çin ekonomisi için büyüme tarafında hayal kırıklıklarının devam etmesi bekleniyor.
Bu yavaşlama emarelerinin sadece Çin’de değil Tayvan, Malezya ve Vietnam’da da kendini gösteriyor olması dünya ticareti açısından da olumsuz bir gelişmedir. Bu gelişmeler yatırımcılarda global büyüme tarafında endişe yaratırken daha az riskli/risksiz varlıklara yönelmelerine sebep oldu.
Tüm bunlara ABD ekonomisi/para politikasındaki gelişmeler de tuz-biber olacak. Borsalarda hisse senedi piyasalarında şirket hisselerine bakarken gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYİH) rakamlarını takip etmemiz bu şirketlerin ileriki dönemde kar olasılıklarını anlamamız açısından önemlidir. Ancak şirket hisselerini sadece büyüme (GSYİH) oranı değil verimlilik, maaş artış oranları ve istihdama katılım oranı da etkiliyor. Bu tarafta ABD’de hala kalıcı canlanma emareleri var demek için henüz erken. Hem 2014 yılının son çeyreğinde hem de 2015 yılının ilk çeyreğinde ABD ekonomisinde negatif verimlilik oranları gerçekleşti (-%2.2 ve -%1.1), bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3.3 verimlilik artışı gerçekleşti. ABD’de ortalama maaş artış oranları ise hala beklentilerin çok gerisinde (grafik1).
Fed Eylül ayında faiz artırır mı?
Piyasa oyuncularını daha güvenli ve daha az riskli varlıklarını yönelmesini sağlayacak bir başka aksiyon Fed’den bekleniyor. ABD Merkez Bankası (Fed) bir kere faiz artırımları için fitili ateşledi mi bunun devamı gelecek ve bu da daha güvenli addedilen bono piyasalarını daha cazip bir hale getirecek. ABD’de uzunca bir süre sıfıra yakın seyreden faizler yüzünden hisse senetleri, borsalara talep daha fazla iken faiz artırımının başlamasıyla beraber bono piyasalarına yönelim başlayacak. Burada konu bu fitilin bu sene Eylül ayında mı, Aralık ayında mı, yoksa 2016 yılında mı ateşleneceği bizim yazımızın da konusu çünkü Eylül ayında piyasalar buna göre şekillenecek.
Fed’in her yıl düzenlediği merkez bankacıların bir araya geldiği geçen hafta sonu düzenlenen Jackson Hole toplantısından çıkan ton daha ziyade şahin bir ton idi. Yani, tüm dünya merkez bankası çalışanlarının bir araya geldiği bu toplantının ortaya çıkardığı sonuç yavaşlayan Çin ekonomisi, düşük enflasyon ortamı, dolar rallisi ve global finansal piyasalardaki volatiliteye rağmen Fed’in Eylül ayı gibi faiz artırımına artık başlaması gerektiği şeklindeydi. Toplantının en önemli gelişmesi Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’ın faiz artırımı için enflasyonda herhangi bir artış olma ihtiyacının olmadığını söylemesiydi. Toplantıda tek güvercin ton 2015 yılında faiz artışı öngörmediğini söyleyen Fed üyesi Kocherlakota’dan geldi. Farklı bir yorum ise yine Fed üyesi Lockhart’tan geldi. Lockhart’a göre normalde basın toplantısının takip etmediği Ekim ayındaki Fed toplantısı bile canlı bir basın konferansıyla sonuçlanabilir. Yani ilk faiz artırımı için Ekim ayı bile masada görünüyor.
Bu hafta açıklanan olumlu verimlilik rakamına rağmen biliyoruz ki Fed’in görüşü sadece bir çiçekle bahar gelmeyeceği yönündedir. Fed sadece bir çeyrek için gelen verimlilik rakamıyla yetinmeyecek, Çin riskinin hafiflemesini bekleyecektir. Bunun için de bir para politikası toplantısının daha geçmesini beklemesi gerekecek. İstihdam tarafında ABD’de ADP özel sektör istihdam verisi son iki aydır beklentilerin aşağısında geliyor. Bu Cuma da tarım dışı istihdam rakamında piyasa beklentisi olan 220 bin seviyesinin aşağısında, 205-210 bin aralığında bir gerçekleşme beklentisi içerisindeyiz. Tün bunlar ışığında bu yıl içerisinde Fed faiz artırımını beklerken, bunun startının ise Aralık toplantısı olmasını bekliyoruz.
Eylül ayında nasıl bir seyir bekliyoruz?
Daha önce yorumlarımızda Eylül ayında Fed’den herhangi bir faiz artırımı gelmemesi durumunda mini bir ralli beklentimiz olduğunu belirtmiştik. Çarşamba günü açıklanan beklentinin altında ADP istihdam rakamından sonra Dolar/TL seviyesi 2.95’den 2.9390’a gerilemişti ancak aynı gün bu uzun sürmedi kur tekrar 2.95 üzerine yükseldi, Dolar/TL seviyesinde bu düşüşün kalıcılığı anca önce Cuma günü açıklanabilecek düşük bir tarım dışı istihdam verisine akabinde 17 Eylül’de Fed’in faiz artırmamasına bağlı olacak, böyle bir durumda kademeli olarak Dolar/TL kur seviyesi önce 2.90 ve altını zorlar ancak piyasadaki 2.80 seviyesinin altının görülmesinin zor olduğu fikrine ben de katılıyorum. Özellikle TCMB faiz artırımı yapmadığı, seçim sonucunda yabancı yatırımcının olumlu bir şekilde fiyatlamadığı bir koalisyon hükümeti kurulmadığı ve Fed faiz artırımı 2016 yılına kaymadığı sürece Dolar/TL’de artık 2.80 seviyesinin altının görülmesi zor. Bu belirttiğim olasılığı düşük koşullar gerçekleşirse 2.80 altı seviyeyi konuşabilirim ancak mevcut koşulda zor görünüyor. Yine Borsa İstanbul 100 endeksinde Cuma günü beklentinin altında bir tarım dışı istihdam rakamı, Fed’in Eylül ayında faiz artırmaması endeks seviyesini 75.000 üzerine taşır. 31 Ağustos günü Borsa İstanbul’da 75.150 seviyesini gördük.
Ay içerisinde diğer izlenecek belirsizlikler 18 Eylül tarihinde kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin not ve görünümünü değerlendirmesi 22 Eylül de ise TCMB’nin para politikası toplantısı olacak. 18 Eylül tarihinde Fitch’den Türkiye’ye not görünümünde uyarı şeklinde açıklamalar yapılmasını 22 Eylül’de ise TCMB’nin faiz değişikliğine gitmemesini bekliyorum. Her iki durum da TL seviyesi açısından negatif ancak akabinin bayram olması bu etkilerin uzun vadeye yayılmasını önleyecektir. Bu durumda Eylül ortasında mini ralli öngörümüz Dolar/TL’de 2.90 seviyesinin altının zorlanması Borsa İstanbul 100 endekste 75.000 seviyesinin aşılması şeklinde olacak olsa da bu mini rallinin kısa sürmesi, seçim belirsizliği, Fitch söylemleri ve hala TCMB’nin faiz tarafında kararlı adımlar atmamasıyla terse dönebilecektir.
Paylaş