Paylaş
Geçtiğimiz yılın Ekim ayında Fed ’in varlık alımları tamamen sonlandırılmış oldu. Fed faiz kararı verirken sadece işsizlik oranına değil tarım dışı istihdam rakamına da bakıyor.
Yine, Aralık 2013’de Fed varlık alımlarını sonlandırma kararı aldığında ABD’deki işsizlerin haftalık işsizlik maaş başvurularının dört haftalık hareketli ortalaması 320 bin seviyelerindeydi. Geçen yılın sonunda bu başvuruların ortalaması 290 bine düştü.
Bugün istihdam verileri çok daha ilerleme kaydetti. İşsizlik daha da düşerek yüzde 5,4 oldu. Bu hafta itibariyle işsizlik maaş başvurularının dört haftalık hareketli ortalaması 270,000’e indi. Yalnız tarım dışı istihdam tarafında sorun yaşanıyor, son üç ay için rakam 191 bine indi. Ancak bu bozulma, kış aylarındaki sezonsal etkilere bağlanıyor.
Fed faiz artırım başlangıcını istihdam piyasasında kalıcı iyileşmeye ve enflasyonun yüzde 2 seviyesine gelmesine bağlamıştı. Henüz bu resim olmadığı için faiz artıramayacak. Ancak verdiği projeksiyonlarda yüzde 2 enflasyonu uzun vadede garantileyebilme şartı koydu. Resmi ekonomik projeksiyonlarında zaten 2017 yılına kadar yüzde 2 enflasyon beklemiyor. Sadece trendin bu rakamı doğrulayacağına emin olduktan sonra faiz artırımına başlayacak.
Keza büyüme tarafında da 2015 yılı için beklentilerini Mart ayındaki toplantısında aşağı revize etti. Artık 2015 yılı için 2,3-2,7 aralığında bir büyüme bekliyor ki şu anda zaten ABD’nin büyümesi yıllık bazda yüzde 3 seviyesinde (bu yılın ilk çeyrek büyümesini geçen yılın ilk çeyrek büyümesiyle karşılaştırdığınızda). İşsizlik tarafında resmi yılsonu beklentileri yüzde 5-5,2 aralığında, bu projeksiyon şu andaki yüzde 5,4 seviyesiyle yakalanabilecek bir oran olarak duruyor. Enflasyonu ise yılsonunda kişisel tüketim harcamalarında yüzde 0,6-0,8 arasında bekliyorlar ki bu da yakalanabilir bir projeksiyon olarak duruyor.
Fed şüphesiz faizi artırmak için sadece bu rakamlara bakmayacak istikrarlı bir şekilde ekonominin rayına oturması ve geri adım atarak tekrar faiz indirmek durumunda kalmayacakları bir konuma geçmeleri önemli. Piyasa faizlerinde ABD 10 yıllık tahvil faizleri Nisan başında yüzde 1,9’dan tekrar yüzde 2,28’e yükseldi. 10 yıllık enflasyona endeksli tahviller (TIPS)’in faizi Nisan ayında yüzde 0,03 seviyelerine indikten sonra yine yüzde 0,4 seviyesine yükseldi. TIPS’e enflasyon beklentilerini gözlemlemek açısından bakıyorum.
Piyasalar zaten Fed ’in Haziran-Temmuz aylarında faiz artırımını pas geçmiş durumda görünüyor. Yukarıda saydığım veriler ışığında biz 2015 yılı içerisinde Fed ’den faiz artırımı bekliyoruz ancak bunun Eylül ayında değil Aralık ayında gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Beklentimiz Fed ’in Aralık ayında 15 baz puanlık bir faiz artırımına gitmesi.
Peki neden tüm global finans sektörü Fed konusunda bu kadar tantana yapılıyor?
Bu soruya bir soruyla cevap vermek gerekecek: Peki Fed faiz artırınca neler olacak? Şu anda dünyada birçok büyük merkez bankası, Japonya Merkez Bankası (BOJ), Avrupa Merkez Bankası (ECB), İngiltere Merkez Bankası (BOE) hala parasal genişleme sürecinde. Fed’ in faiz artırımına geçmesi bir anlamda aynen varlık alımlarının sonlandırılması gibi para musluklarının kısılması etkisi yaratıyor. Parasal genişleme sürecinde olan diğer büyük merkez bankalarına karşılık ABD Merkez Bankası sıkılaştırma fazına geçmiş olacak. İlk etki ABD tahvil/bono piyasasında ve doların seviyesinde kendisini gösterecektir. Bu beklenti sebebiyle zaten doların tansiyonu dinmiyor ve değeri düşmüyor.
Ancak sanıldığı gibi Fed bu sefer ardı arkasına yani kademeli bir şekilde faiz artıramayabilir. Fed faiz artırdığında Japonya Merkez Bankası (BOJ), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Çin Merkez Bankası (PBoC) hala genişlemeci yönde hareket ettiğinden kur savaşları söz konusu olacak ve Fed beklendiği kadar hızlı bir şekilde faizleri artıramayacak, artırımların kademeli yapılması bile şu anda bana olasılık dışında görünüyor. Bu durumda (bu ileriki dönemlerde ele alacağım bir konuydu ama madem bahsettik) dolara uzun vadede yatırım yapanların Ekim ayı gibi tekrar dolara yaptıkları yatırımları gözden geçirmeleri gerekecektir. Bu da çok ileri tarihte ele alacağım bir yazının konusu.
Paylaş