Paylaş
Merakla beklenen konu, Fed’in negatif faiz oranları uygulamasına geçip geçmeyeceği konusunda Powell’ın bir sinyal verip vermeyeceği idi. Konuşmasının ardından beklenen soru kendisine yöneltildiğinde Fed Başkanı hiç uzatmadan gayet net bir yanıt verdi ve Fed’in negatif faiz oranı politikası uygulamayı düşünmediğini, şu anda bu konuya bakmadıklarını söyledi.
Son yapılan Fed faiz oranı kararı toplantısı sonrasında da yaptığı açıklamada Powell, faiz oranları açısından Fed’in bulunduğu yerin şu anda doğru olduğunu ve virüs tamamen kontrol altına alınmadan bu duruşun değişmeyeceğini söylemişti. İlaveten, ekonomilerin şu anda ihtiyacı olan şeyin düşük faiz ve düşük fonlama maliyeti olduğunu eklemişti.
Peki ya negatif faiz??
Powell bu konuşma öncesinde de pek çok defalar aslında negatif faiz uygulamasına geçmeyeceklerini, Fed komitesinin de negatif faize karşı olduğunu söylemişti. Şu anda içinde bulunulan ortamda Merkez Bankaları kanalıyla sisteme likidite enjekte edilirken ve bankaların hem reel sektör hem de hanehalklarına kredi vermeleri teşvik edilirken bir de negatif faizin işin içine girmesi sistemi zorlayacak bir unsur olacaktır. Bu uygulamadan bankalar zarar görecektir ve şu anda Fed bunu riske edemez.
Tam da bu noktada negatif faiz uygulayan Japonya karşıt argüman olarak gösterebilinir. ABD ile Japonya arasındaki belirgin fark, ABD’nin tüketime Japonya’nın tasarrufa endeksli ekonomiler olması. Mesela bu haftaki veri akışında çarşamba günü Japonya’da bankaların yeni verdikleri kredilerin nisan ayında yıllık bazda yüzde 3 oranında arttığını gördük. Peki bu artış negatif faiz politikası sonucu mu ? Hayır değil. Negatif faiz ortamının bankaları kredi vermeye teşvik etmesinden ziyade şu anda zaten Covid-19 önlemlerine karşı piyasalara kredi aktarım politikalarının bir uzantısı.
Peki neden bu negatif faiz baskısı?
Aslında konu daha çok ABD Başkanı Donald Trump kaynaklı. Donald Trump, FED’e sürekli yaptığı faiz düşürme yönündeki baskılarını şimdi daha da ileriye doğru taşıyor. Durma noktasına gelen ekonomik aktivitenin yatırımlar ve hanehalkı tüketim talebi ile artacağını savunarak bunun eksi faiz ile daha hızlı olacağını ileri sürüyor. Fakat şu anda objektif olmak gerekirse herhalde Fed’in para politikası anlamında üzerine düşen herşeyi yaptığını da söyleyebiliriz. Donald Trump şu anda bu baskı ile konuyu daha da siyasi malzeme haline büründürüyor gibi.
Powell’ın konuşması anlık olarak piyasaları ve Euro/dolar paritesini nasıl etkiledi? Negatif faiz konusundaki bu tavır bundan sonra nasıl bir etki yaratacak?
Powell’ın konuşması esnasında ABD Endekslerinde ve Euro/dolar paritesinde anlık büyük etkiler gözlemlenmedi, ancak daha sonraki 2 saat içerisinde eksi yönde hareketler kuvvetlendi. Dow Jones Powell’ın konuşması esnasında günlük -%0,80 S&P500 ise günlük -%0,60’lı seviyelerde kayıplarla geçtiler. Konuşmadan 1 saat sonra ise değer kayıpları sırasıyla -%1,5 ve %1 seviyelerine; 2 saat sonra ise -%2,06 ve -%1,75 seviyelerine kadar çekildi.
Euro/dolar paritesine baktığımızda zaten 3 haftadır paritenin hareket ettiği bantın çok dar olduğunu izlemekteyiz. 1,0750 – 1,0880 bant aralığında sıkışan parite Powell’ın konuşmasında negatif faiz ile olan vurgusuna pek büyük tepki göstermese de 1,0883’e bir gerileme izledi. Haftanın geri kalanında ise belirtilen bant aralığında bir kırılma yaşanacak olursa öyle görünüyor ki bu kırılma aşağı yönlü olmaktan ziyade yukarı yönde olmaya daha eğilimli. Ancak yine de bu haftanın ortalama parite seyri büyük ihtimal 1,0880’li seviyelerde kalacaktır gibi görünüyor.
Buraya kadar tamam ama Powell hiç mi yeni bir şey söylemedi?
13 gün öncesine göre Fed Başkanının söyleminde hiç değişim yok muydu? Yeni bir söylem yok muydu? Powell; istihdam seviyesinde yaşanan kötüleşmeden büyük üzüntü duyduğunu, enflasyon hedeflemesinin değişmediğini, iyileşme sürecinin zaman alacağını, Covid-19 öncesi döneme geri dönüşün çok zor olacağını yineledi bunları yeniden tekrar etmeyelim.
Ancak bu kısa süreli konuşmasında, 13 gün önceki faiz oranı kararı toplantısı sonrası konuşmasına göre dikkat çeken farklılık, Powell’ın kamu maliye politikası hakkındaki söylemiydi. Başkan Powell kamu maliye politikasına bu sefer çok yüklenmedi. 13 gün önce para politikaları açısından herşey yapıldı artık bundan sonra kamu maliyesi de devreye girmeli diyen FED Başkanı bu sefer kamu maliye politikası için “Maliyetli, ama buna değer” diyerek empatisini ortaya koyarak eşgüdümlü çalışma mesajını verdi. Aslında bu söylemini değiştirmesi için de belirleyici bir unsur vardı ki; o da bu hafta karşıladığımız ve 738 milyar dolar olarak açıklanan ABD kamu bütçe açığı. Geçen sene aynı dönemde bu rakam 160 milyar dolar idi. Bu hafta açıklanan nisan ayı rakamı ile ABD kamu açığı 1,5 trilyon dolar seviyesine gelmiş oldu ve yıl sonu beklentisi de 3,7 trilyon dolar olması yönünde. Şimdi ek kamu maliye bütçesi konuşulurken Fed Başkanı Powell Kongre üzerine gitmedi. 13 gün önce bu ortak savaşımız derken bir yandan kamu maliye politikaları tarafında halen yapacak işler var mesajını veren Fed Başkanı bu sefer daha ılımlıydı.
Paylaş