Krizden çıkış sinyalleri gelmeye devam ediyor

Hikmet BAYDAR

Haberin Devamı

TÜİK tarafından açıklanan en son ekonomik verilere baktığımızda,2009 Mayıs ayından 2010 Mayısına kadar geçen 1 yıllık süre içerisinde aramalı cirolarında yüzde 31.7 artış gösterdiğini, aylık bazda ise değişimin yüzde 6.2 gibi oldukça yüksek sayılabilecek bir rakam olduğunu görmekteyiz.

Bu veri ciroların oldukça iyi bir ivmeyle atmakta olduğunu bize göstermektedir.
 
Ara malı imalatının detayına bakıldığında ise ana metal sanayindeki artışın yüzde 55.4 gibi çok ciddi bir boyutta gerçekleştiğini görmekteyiz.

2010 yılı Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat miktar endeksi yüzde 26,1, ithalat miktar endeksi yüzde 18,4 arttı.
 
İhracat miktar endeksi ana sektörler itibariyle, geçen yılın aynı ayına göre imalat sanayinde yüzde 25,7 arttı. Aynı ayda, ithalat miktar endeksi imalat sanayinde yüzde 19,1 arttı.



Mayıs 2010 ayında ihracat birim değer endeksi, bir önceki yılın aynı ayına göre imalat sanayinde yüzde 5,6 arttı. İthalat birim değer endeksi geçen yılın aynı ayına göre imalat sanayinde yüzde 9,5 artış gösterdi.



Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı üzere;

Sipariş ve cirolarda artış devam etmektedir. Bu artışlar enflasyonist veya kur hareketlerinden kaynaklanan bir artış da değildir. Miktar endeks artışları da bu savımızı desteklemektedir. Ancak 2009 son çeyreğine göre 2010 ilk çeyreğinde ihracat miktar endeksi yüzde 3,8 düşüş kaydetmesine rağmen aynı dönem ithalat miktar endeksinin yüzde 27,8 artış göstermesi dikkat çekicidir.

Bu nedenle cari açığın artması doğaldır. Birim değer endekslerinde mayıs ayındaki yüksek artış maliyet enflasyonu baskısı yaratmakta olup hızlı canlanmada enflasyona yansıma riski yüksektir. Özellikle orman ürünlerinde yüzde 22-24 civarında değer artışı bu sektörde maliyet ve fiyatların gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır. Mayıs 2010 ayında yüzde 16.5 büyüyen sanayi sektörü ve artan ciro 2010 yılında genel olarak beklenilen yüzde 5-6 gibi büyüme oranının çok üzerine çıkabileceğimizi gösteriyor.

Dünya’ya genel olarak bakıldığında, enflasyon korkusunu ön plana çıkaran bir Avrupa sıkılaştırıcı tedbirleri ön plana çıkarmaya çalışırken, resesyonun hala devam etmesi nedeniyle ABD teşviklerin sürdürülmesinden yana. Bu ikilem oldukça ciddi tezatlıklar oluşturuyor. Ancak Türkiye için görünen enflasyonist etki yaratacak genişletici mali politikalar uygulanmadığı sürece enflasyon riski ithalat nedeniyle maliyetlerde bulunmaktadır. Kapasite kullanım oranlarının henüz çok yüksek olmaması da bu riskin ciddi boyutlarda olmadığını göstermektedir.


Saygılarımla,
Hikmet BAYDAR
CEO
www.3-goz.com

Yazarın Tüm Yazıları