Paylaş
Borsa Mart 2009 başlarında 23 binli seviyelerden bugünlerde 55 binli seviyelere gelmiş bulunuyor. Eski yorumlarımda, borsanın bu seviyeleri test etmek için fırsat aradığını belirttiğimi okuyanlar bilir.
Bütün bu gelişmelerin oluşması için ortam çok müsaitti. Dünyanın en büyük ekonomileri piyasalara ciddi miktarda para verirken piyasaların en kötüyü gördüğü ve bundan sonra daha iyi olacağı söylemleri geldi. Böylece krizin biteceğine yönelik oluşan beklentiler hemen uluslararası yatırımcıları harekete geçirdi.
Paranın riskli ürünlere gidebilmesi için reel faiz seviyeleri tarihi dip seviyelere çekilmiş ve risksiz kabul edilen hazine ürünlerinde reel getiri hemen hemen hiç kalmamıştı. Bu durumda yatırımcı riskli ürün almaya tüm Dünya’da adeta zorlanmış oldu. Bunun sonucunda da bugünkü tabloya ulaştık. 10 ayda yüzde 100’ün üzerinde yükselen borsa ve beklenen enflasyon seviyelerinde bir faiz oranı (diğer bir deyişle hazine ürünlerinde sıfır reel getiri).
Şimdi reel durumu gösteren verilerle beklenti piyasası olan borsanın verilerini şöyle bir karşılaştıralım; İlk verimiz sanayi üretim endeksi, Kasım 2008’e göre Kasım 2009 da yüzde 2,2 düşmüş. En son açıklanan diğer bir veri inşaat sektörüyle ilgili, bina inşaat maliyet endeksine baktığımızda 2009 yılı 4 dönem ortalamalara göre malzeme endeksi yüzde 6’dan fazla düşerken işçilik artmış. Bu malzemeleri stoğunda tutanların zarar ettiğini anlatmaya gerek yok sanırım.
Kapasite kullanım oranları da maalesef verilerin reel sektör açısından bir süre daha pek de iyi olmayacağını gösteriyor. Kriz öncesi yüzde 82 civarında olan kapasite kullanım oranı 2009 sonunda yüzde 70’in altında. Bu nedenle sabit maliyet ve kredi faiz yükü reel sektörün olumlu performans göstermesini engellemektedir. Diğer verilere baktığımızda da bundan farklı şeyler görememekteyiz. İşsizliğin rekor kırdığı bir dünyada satın alma gücü yükselmeden canlılık çok kolay sağlanacak gibi görünmüyor.
Diğer bir deyişle ekonomide kar marjları düşerken, ticaret ve kapasite daralırken başta uluslar arası likidite aşırı düşük faiz seviyeleri nedeniyle borsalara hücum etti. Bu arada bazı ülkelerin bu faiz seviyelerinden istedikleri gibi borçlanamadıklarını da unutmayalım.
Bu durumda beklentileri mevcut konjonktürün etkisiyle satın alan borsa biraz fazla acele etmiş görünüyor. Realite/beklenti makası o kadar açıldı ki ciddi dalgalanmalara zemin hazırlanmış olundu. Bu nedenle çok ama çok dikkatli olunması gereken döneme giriyoruz. Faizler sağlıklı seviyeye gelmeden, borsanın doğru seviyede olduğunu söylemek çok zor. Uzun vadeli risklerin yüksek olduğu bu dönemlerde yoğurdu üfleyerek yeme zamanı…
Saygılarımla,
Hikmet BAYDAR
www.3-goz.com
Paylaş