Paylaş
Fed’in eylül ayı toplantısı yaklaşırken ekonomi gündemindeyse birinciliği enflasyon aldı. Enflasyonların itici gücü olan ve Avrupa’nın da içinde bulunduğu enerji krizi ise şimdilik ikinci sırada. Bu hafta yapılacak olan Fed toplantısında, matruşka gibi iç içe geçmiş olan her iki gündemle ilgili değerlendirmeleri piyasalar dikkatle takip edecektir.
Geçtiğimiz hafta ABD’de açıklanan son enflasyon verisinin ardından Fed’in faiz artışına yönelik beklentiler ise 75 baz puan için yüzde 80, 100 baz puan için yüzde 20 seviyelerinde bulunuyor. Piyasanın aralık ayı Fed toplantısına ilişkin görüşüyse yüzde 46 ihtimalle yılsonunda faiz oranın yüzde 4.25 ila yüzde 4.50 arasında olabileceği yönünde.
Fed kararı sonrasında başkan Powell’ın demeçleri piyasalardaki hareketin yönünü tayin edecek olsa da eylül ayı toplantısının ardından açıklanacak olan nokta grafik ve ekonomik projeksiyonlar kilit öneme sahip. Özellikle ekonomik büyüme ilişkin beklentiler kritik olacak. Hatırlanacak olursa mart ayında açıklanan büyüme oranı tahminleri haziran ayı toplantısında 2022 yılı için 1,1 puan, 2023 yılı beklentileri de 0,5 puan indirilerek her iki beklenti de yüzde 1,7’ye çekilmişti.
Enflasyon Depremi ve ABD Ekonomisi
Geçtiğimiz hafta ABD çekirdek enflasyonunda yaşanan yükseliş sonrasında Fed’e dair beklentilerin değişmesiyle oldukça hareketli bir dönem geçirdik. Enflasyon artışıyla birlikte Dolar endeksi yükselmiş, emtialar değer kaybetmiş ve küresel borsalardan çıkış başlamıştı. ABD tahvil faizlerinin de yükselişini sürdürmesi, piyasalarda yaşanan dengesizliği net bir şekilde göstermişti. Piyasaların oldukça hassas olduğu bu dönemde Eylül ayı FOMC toplantısı sonrasında da dolar endeksinde ve küresel piyasalarda hızlı hareketler yaşanabilir.
Pandemi sonrasında tedarik kriziyle yükselişe geçen maliyet artışları kısmen yavaşlamış olsa da akabinde Rusya-Ukrayna gerginliğiyle artan petrol ve enerji fiyatları, süregelen enflasyonu hız kesmeden yükseltmeye devam ediyor. Diğer yandan kuraklık ve sevkiyata ilişkin nedenlerden ötürü artan gıda fiyatları da ekonomik beklentileri olumsuz etkilemeye devam ediyor ve enflasyon oranlarını yukarı yönde taşıyor.
Merkez bankalarının yaptığı faiz artışları ise şimdilik bu iki kalemde gerileme meydana getirmediği gibi ekonomik büyümeleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Diğer yandan faizlerdeki artışa paralel yükselen konut kredi faizleri de, konut sektöründe yavaşlamaya neden olmakta. Konut piyasasında görülen yavaşlama da hizmet sektörlerine endişe vermeye devam ediyor.
Toplantı öncesinde Fed’in elindeki en kuvvetli ekonomik barometre ise pandemi dönemi sonrasında hızla toparlanan ABD istihdam piyasası. İstihdam verilerin alt kalemlerine inildiğinde ise ücret artışlarının yavaş seyrinden dolayı harcanabilir gelirin ve dolayısıyla tüketimin yavaşlıyor olması ise ekonomik büyüme beklentileri için çok pozitif bir mesaj vermiyor.
Özetle küresel çapta hız kesmeden yükselen enflasyon oranları ülke ekonomileri üzerine dalgalanmaya neden olmakta. Para politikalarında sıkılaşmaya gidilerek durdurulmak isteyen enflasyon artışı, faiz oranlarının da yükselmesine neden oluyor. Yükselen faiz oranları ise pandemi sonrasında oluşan ve jeopolitik risklerle şekillenen ekonomik aktiviteler üzerinde negatif bir baskı oluşturuyor ve ekonomik büyüme beklentilerini frenlemeye devam ediyor. Fed’in eylül ayı toplantısı sonrasında piyasalarda yaşanan oynaklığı azaltmak için nasıl bir politika izleyeceğini ve beklentileri nasıl şekillendirecek göreceğiz.
Paylaş